Elin Adamları !
in
17-25 aralık,
cia,
iran,
katar,
moskova,
pyd,
ypg
- on 01:58:00
- No comments
Bölgemizdeki sorunların temelinde KÜRTLER'in geleceği yatıyor. Birileri "Kürtler'e ne olacak?" diye sorup buldukları cevabı hayata geçirmeye çalışıyor.
Amerika bu! Bu öyle bir mesele ki hem içeriyi hem dışarıyı karıştırmaya yetiyor. Graham Fuller geçtiğimiz gün televizyondaydı. Önemlidir. İzlenmesi gereken biridir. Birkaç maddede Türkiye'yi uyarıyordu... Açık açık!
Türkiye Erdoğan'ın BAŞBAKANLIĞI dönemindeki politikalara dönmeli. Dönmezlerse hem Türkiye hem AK Parti büyük zarar görür.
Esad gitmeyecek.
Ankara kendini buna hazırlasa ve bununla yaşamayı bir an önce öğrense iyi olur.
Katar'la ilişkiler geriye çekilmeli, azaltılmalı...
İran'la karşı karşıya gelinmesin.
Moskova ile ilişkiler düzeltilsin.
Suriye, Irak ve Türkiye'deki Kürtler'le yakın ilişki kurulmalı...
Öncelikle "Esad gidecek" diye ilk ortaya çıkan Amerika'ydı. İsteyen ve gitmesi gerektiğini söyleyen onlardı. Moskova ile uçak krizine bizi sokan ve ilişkileri bu noktaya getiren de onlardı! Her yerde izleri vardı. İran ile karşı karşıya gelmedik, ne oldu?
David Cohen gelip bankalarımıza girdi. 17-25 Aralık, İran ile kurulan sıcak ve samimi ilişkilerin sonucuydu.
Zaten asıl amacı son mesajdaydı: KÜRTLER'LE YAKIN İLİŞKİ KURULSUN...
Vermek istediği mesajların önüne anlamsız başka unsurlar koyup amacını sona saklıyordu. Graham Fuller, yani CIA, yani PARALEL, bunları söylüyordu. Peki, içeride neler oluyordu? Hatırlayalım... EŞBAŞKAN Figen Yüksekdağ: "Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz, bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Sırtımızı kime yasladığımızı söylüyoruz, bundan sonra da yaslamaya devam edeceğiz..."
Tabii HDP'deki meydan okuma bu kadarla bitmiyordu!
HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer, Ankara'da 29 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısını gerçekleştiren teröristin taziyesine gitti. Teröriste sahip çıktı. Meydan okudu. Zaten geçen yıl da 1 polisimizi şehit eden teröristin cenazesinde tabuta omuz vermişti.
Şanlıurfa'daki terörist cenazesine HDP milletvekilleri Dilek Öcalan ile İbrahim Ayhan da katılıyordu. Hassasiyetleri büyüktü yani!
HDP Tunceli vekilleri de bir başka teröristin cenazesine katılmakta hiçbir sakınca görmüyordu. Hatta bir vekil, hastaneden öldürülen teröristlerin cenazelerini almaya geliyor ve polis müdürüyle tartışıyordu. Polis müdürü "Milletvekili değil misin, haddini bil.
Devletten maaş alıyorsun, 5 teröristin cenazesini almaya geliyorsun..." diye tepki gösteriyordu... HDP'de, CHP'de ve MHP'de birileri dışarıdan elini işin içine sokmaya çalışıyordu. Demirtaş tutmayınca işler karışmış ve bir bocalama olmuştu. Sonra üç partiye de el atan, atabilen AKIL devreye girdi. "HDP KAPATILSIN" diye elinden geleni yaptı, yaptırdı.
HDP'li vekiller de verilen görevi eksiksiz yerine getirdi. Normalde defalarca mahkeme salonlarına taşınması gereken olaylar görmezden gelindi. Bu YABANCI AKIL HDP'yi mahkemelere düşürüp yeni MERKEZİ CHP olarak tayin ediyordu. YÜZDE 25'e kilitlenmiş olan CHP'yi gelecek KÜRT oylarıyla yukarıya taşımak isteyeceklerdi. Yani birileri Kürtler'i CHP'ye itiyordu. Partiyi kapattırmak isteyerek hem de! CHP içinde TR: NO...'lu isimler zaten biliniyordu.
HDP'den farklı düşünmüyorlardı.
Geçtiğimiz günlerde yazmıştım. PKK hiçbir zaman PARALEL YAPI ile düşman olmadı, ters düşmedi...
İki taraf da birbirini çok iyi tanırdı.
Mesela devletin giremediği sokaklara ZAMAN GAZETESİ'nin girdiği dönemler vardı. MHP lideri Devlet Bey başından beri paralel yapıya karşıydı. Teslim olmadı. Mücadele etti. Ama şimdi karşısındakiler işin rengini değiştirdi. Parti mahkemeye düştü düşecek. Devlet Bey de teşkilatları kapatarak önlem almaya, muhalefeti durdurmaya çalışıyor.
Devlet Bey'in karşısındaki önemli isim Meral Akşener... Ankara'daki ofisleri ziyaretçi akınına uğruyor resmen. Gelen giden belli değil.
Meral Hanım'ın Amerika'ya yakınlığı ortada! İnkar da etmiyor. Dün Ümit Özdağ da istifa ederek parti içindeki mücadeleyi iyice alevlendirdi. Diğer muhalif isimler ise belli. CHP'de ise fol yok yumurta yokken Deniz Bey ortaya çıktı. Aslında Deniz Bey de çok önceleri KÜRT RAPORU ile Güneydoğu meselesini çözmek isteyen bir isimdi. 1989'da hazırlanan raporla yerleşik DEVLETİN karşısına geçen bir siyasetçiydi. Kürt'e "KÜRT!" diyen ilk simalardandı.
Ankara'nın anlayışını değiştirmek için çalıştı ve doğru tespitler yaptı. Ama İKLİM müsait değildi...
AK Parti içinde de MHP'li muhalifler gibi, CHP'li muhalifler gibi hatta HDP'liler gibi düşünenler vardı. Mesela son günlerde tartışma meydana getiren açıklamalar yapan Bülent Arınç Bey Amerika'daki bir toplantıda "Sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan'ın posterini taşımak suç olmaktan çıktı. Hatta Türkiye'nin sistemi böyle olmalıdır, Türkiye'de eyaletler, demokratik özerklikler falan filan...
Bunların hiçbirisi artık suç değil..." gibi sözlerle KÜRT meselesine bakışını ortaya koymuştu. Şivan Perwer'e "Gel bizim Mevlanamız ol!" diyen de oydu... Bu konuda çok ama çok şey yazılabilir.
Ama bizler yani sıradan insanlar, farklı partilerin, farklı siyasilerin ARADAKİ farkları temsil ettiğini düşünürüz. Hiç böyle bir şey yoktur. Siyasete soyunan insanların pek çoğu bir merkeze yakın olmak durumundadır. Bu böyledir. Deniz Baykal Bey ile Bülent Arınç Bey'inKÜRT MESELESİ'ndeki görüş farkı yok denecek kadar azdır.
HDP ile Meral Akşener "yan yana gelemeyecek" gibi dursa da KÜRT KARTI konusunda fırsat olursa aynı düşündüklerini görürüz! Yaşayışları, tarzları birbirine benzemese de partileri çok uzak olsa da SİYASETLERİ birdir! Bunu atlarız biz! Bu nedenle aldatılırız!DEVLETLER bunu sağlar!
1990'a kadar RUSLAR pek çok kişi için tehlikeliydi. Sonuçta "Komünist"ti! Gorbaçov geldi, sınırları kaldırdı. İki milletin nasıl da kaynaştığı ortaya çıkıverdi. Antalya Ruslar'ın merkezi oluverdi! Demek ki birileri ALGI ile oynayıp düşüncelerimizi belirliyordu. Bize ait olmayanlara bizim gibi sahip çıkıyorduk! Böyledir!
Oyundur.
PYD-YPG konusunda Erdoğan tamamen yalnızlaştırılmak isteniyordu. İsimlere daha fazla girmek istemiyorum. Ama pek çok kişi Erdoğan'ın siyasetinin karşısında!
İmzacı akademisyenlerden İlhan Selçuk'un gazetesine kadar!
Ama DÜŞÜNCENİN asıl SAHİBİ yazının başındaki kişi! Yani GRAHAM! Biz içerideki fikirlere sarılıp giderken YABANCIYI bulmayı pek istemeyiz. Sevmeyiz. Erdoğan CUMHURBAŞKANI olarak Washington'a sert tepki gösterdiği için birileri ortaya çıktı ve başkaları da işaret bekliyor. Burası Türkiye.
Kendi KOD'ları var. Ankara'da pek çok ofiste hareket yaşanıyor. Bazı işadamlarının öncülüğünde toplantılar yapılıyor. Ama Atlantik'in ötesinden net işaret alamadıkları için çırpınıyorlar.
ABD'nin Kürt meselesine bakışını Türkiye'de taşıyacak insanlara, gruplara, partilere, sermayeye, siyasilere ihtiyaç vardı. Tıpkı İngilizler'in modelini taşıyanlar olduğu gibi... Tabii Ankara arada kaynar giderdi! Düne kadar... MİT TIR'ları olayı da aslında buydu. Tutuklananlar da bu kavganın sonucuydu. Biden'in gelip konuştuğu isimlere bakın! Biz sadece TÜRK İSİMLERİ, TÜRK VATANDAŞLARI üzerinden KÜRESEL bir mücadeleye tanıklık ediyorduk. Kimi Amerikalı gibi, kimi de Avrupalı gibi düşünüyordu.
Kavga buydu! Ülkenin gerilimden kurtulmamasının arkasında bu vardı!
Yapılacak şey belliydi. Birlik ve bütünlük içinde "SEN-BEN" demeden birbirimize sarılmak!
KARDEŞLİK temelinde kendi modelimizi kurmak! Washington'dan esecek rüzgara göre yön belirleyecek çok ismin gözü telefonda! Gelecek HAYIRLI bir haberde! Büyük dengeleri bilerek kendi yolumuzu seçmek en akıllıca olanıydı. Bir yerden RÜZGAR bekleneceğineFIRTINA olmayı bilmeliydik.
Bakıyorum kolayı seçip, gözünü dışarıya dikenler çok! Türkiye burası!
Bir anda değişmiyor hemen!
Amerika, PYD ve YPG'nin yanında yer alınca birileri durumdan vazife çıkardı. Partilerin içi karıştı.
Daha da karışacak. Adamlar kendi çizgilerini buluncaya kadar ELLERİ burada kalacak. Çıkan ve çıkması muhtemel isimlere bu mercekle bakın!
Kim hangi SİYASETİ tercih ediyor! ŞİFRE bu! Dikkat edin! Kimin nereye
yakın olduğunu bulmak zor değil! Hiç!
Ergün Diler
Yorum Gönder