Dünyanın Terörle İmtihanı Çadırın Altında Kaldı



Terör küresel bir sorun. Sadece kendi ülkenizde aldığınız tedbirlerle çözüme kavuşturamadığınız, belli dönemlerde attığınız adımların diğer dönemlerde sizi garanti altına almadığı, her zaman teröristten bir tık yukarıda düşünmenizi ve ona göre bir strateji kurmanızı gerektiren bir sorun. Bu sorunla yüzleşirken bazı ülkeler diğer ülkeleri de seferber edip terörle toplu mücadele edebilme lüksüne sahipken, Türkiye gibi bazı ülkeler de maalesef terörle kendi imkânlarıyla ve hatta başka ülkelere rağmen mücadele etmek zorundadırlar.

Örneğin ABD, ‘terörle savaş’ adı altında başlattığı felaket kampanyasında Afganistan ve Irak’ı işgal edip, o coğrafyaları tarumar ederken yanına rahatlıkla birçok devleti alabilme lüksüne sahipti. İngiltere gibi bazı ülkeler neredeyse ABD’nin savaşında savaşmak için kraldan çok kralcı oldular. Bir ülkenin ABD’yle ‘terör’ konusunda bilgi paylaşmaması düşünülemezdi bile. Daha ileri gidelim, normal şartlarda ABD cephesinin karşısında yer alan Suriye gibi ülkeler bile ABD’nin bu felaket kampanyasında ABD’ye destek vermek için sıraya girdi. Beşşar’ın eniştesi Asıf Şevket, CIA’ya doğru bilgi akışını yönetti. O sıralarda Brüksel’de örneğin 11 Eylül faillerinden Muhammed Atta’yı kutsayan ve El-Kaide sembollerini barındıran bir çadır kurulsaydı, Belçikalı yetkililer çadırı içindekilerle birlikte konteynerle Guantanamo’ya gönderirlerdi.
PKK ile hatta DAİŞ ile mücadele konusunda Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tam da bunun aksi yönde böyle bir tablo. Maalesef terör bir terbiye etme ve hizaya çekme aracı olarak başka ülkelere karşı olduğu gibi Türkiye’ye karşı da kullanılıyor. PKK, Batı’da iki ihtiyaca sesleniyor. Birincisi, Batı’nın Sykes-Picot’ya dair suçlu bilinçaltını aklamak için bir asır öncesi zihniyete sahip bir terör örgütüne Türkiye’de ve Suriye’de alan açma ve meşruiyet kazandırma peşindeler. İkinci olarak ise kutsalsız bir kiralık katil olan PKK’yı Türkiye’ye karşı yürüttükleri mühendisliğin taşeronu olarak kullanıyorlar. Tam da bu sebepten PKK Belçika’nın ortasında çadır açıp propaganda yapabiliyor. Londra’da yürüyüş yapıp ‘katil devlet’ sloganı atabiliyor. ABD kelime oyunlarıyla PKK’ya Suriye’de askeri destek verebiliyor. Ucunu açık bırakmışlar terör kavramının ve ihtiyaca binaen tanıma maddeler ekleyebiliyorlar. DAİŞ’le savaşmasını PKK’ya destek için bahane kılıp PKK’yı terör parantezinden çıkarabiliyorlar. Buna bir de paralel örgüt gibi PKK içerisine devletin sızdırdığı muhbirleri deşifre eden ve halihazırda PKK’ya operasyonel destek vermesi muhtemel yapıları da eklersek Türkiye’nin terörle bir paket halinde mücadele etmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Bunlar terörle mücadele ederken başka bir mücadeleyi de sürdürmemiz gereken verili bilgiler. Türkiye’nin terörle mücadelesini bu verilere rağmen yürütmesi gerektiğini bilmeli ve stratejilerimizi ona göre belirlemeliyiz. Bir taraftan derli toplu bir söylemle tezlerimizi en azından kamuoyları için anlatmaya devam ederken diğer taraftan da bu ülkelere rağmen terörü yenecek akılcı adımları kendimiz atmalıyız. Teknoloji bu mücadelede öncelikli yatırımlardan birisi olmalı. Buna ek olarak insan sermayesi en uzun dönemli ve etkin çözümümüz. Terörle mücadele için ne kadar akılcı strateji geliştirirsek geliştirelim uygulayıcısı insan ve o havuzda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Terörü bölgesel bağlantıları üzerinden değerlendirebilecek, tipik bürokratik tepkilerin üstüne çıkan bir uyanıklıkla strateji yürütebilecek, vatansever bir terörle mücadele ekibi kurmazsak terörle mücadelemizin başarıyla yürütülmesi oldukça zor.

http://akademikperspektif.com/2016/05/11/dunyanin-terorle-imtihani-cadirin-altinda-kaldi/

Hamle üstüne hamle



DÜNYANIN şu anda konuştuğu tek şey, PANAMA SIZINTILARI...
Haklılar...
Bütün gazete ve televizyonlar bunlarla yatıp bunlarla kalkıyor.
Ama buralarda ne yapılmak istendiğini bulmak zor!
Neredeyse imkansız.
Dünya böylesine hiç para hareketi görmedi.
Böyle bir türbülans hiç yaşanmadı. Amaç ne? Neden dünyanın merkezi NEVADA oluyor? Kim neyin peşinde?
Gelin birlikte kafa yoralım...
Öncelikle sızan milyonlarca belgeden EN ÖNEMLİLERİ, İSTİHBARAT örgütleri tarafından gizlenir.
Mesela Amerika ve İngiltere'nin en önemli 50'şer ismi LİSTELERDE yok!
Olmaz zaten.
Bunlar ilgili ülkeleri yola getirmek için elde tutulan 'sopa'lardır. Avrupa, Asya ve Ortadoğu'da bu DENKLEME itiraz edecek olanlar, olması muhtemel olanlar, önce bu belgelerle KORKUTULUR.
Yola getirilir.
Eğer istenileni yapmazlarsa üzerine bol SIFIRLAR eklenerek gerçekler abartılır...
Bu budur!
Sızan 11.5 milyon belgenin kaynağı neresi?
VİRJİN ADALARI, BAHAMALAR, PANAMA, SEYŞELLER, NİUE, SAMOA, BRITISH ANGUİLLA, NEVADA,
HONG KONG, BİRLEŞİK KRALLIK...
Baktığınız zaman sızıntının kaynağını, Amerika ve İngiltere kontrol ediyor.
Zaten MOSSACK FONSECA, CIA tarafından kollanan ve büyütülen bir şirket.
Hatta CIA tarafından fonlanan!
Peki dünyanın diline doladığı sızıntının nereden yapıldığını yazdık!
Kimden yapıldığını bilen var mı?
Galiba yok!
Sıralayalım...
 Experta Corporate & Trust Services...
 Banque J. Safra Sarasin- Luxembourg S.A...
 Credit Suisse Chanel Islands Limited...
 HSBC Private Bank (Monaco) S.A...
 HSBC Private Bank (Suisse) S.A...
 UBS AG (Succ.
Rue du Rhone)...
 Coutts & Co. Trustees (Jersey)...
 Societe Generale Bank & Trust Luxembourg...
 Landsbanki Luxembourg S.A...
Ve son olarak en önemli marka!
 Rothschild Trust Guernsey Limited...
Bunlardan Coutts & Co. Trustees doğrudan KRALİÇE'nin malıdır.
Londra'ya bağlı 28 ülkede faaliyet gösterir.
Diğerlerini ise tek tek incelemeye gerek yok!
Tamamı ROTHSCHILD'lerin markalarıdır.
Bazılarında KÜÇÜK hisse sahibi gibi durmakla birlikte arka planda kendileri vardır...
Dün yazmıştık!
NEVADA yeni merkez olacak diye...
Peki NEVADA'yı kim kontrol edecekti? Rothschild ailesi...
Peki aile kendi bacağına sıkmayacağına göre, kendi kendini patlatmayacağına göre, Nevada'ya zorunlu bir göç olmayacağına göre belli ki ANLAŞMA BÜYÜKTÜ!
Amerika ile İNGİLTERE, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra devir teslim yapmış; ancak son nokta konulmamıştı. Şimdi ise merkezi LONDRA olan FİNANS İMPARATORLUĞU Amerika'ya NEVADA'ya taşınıyor!
Paranın yeni merkezi Nevada, Wyoming ve Güney Dakota olacak.
Rothschild ailesi buralara giden her 1 doların kendi üzerinden gitmesi için el sıkıştı.
Normal şartlar altında bu operasyon 2020'de yapılacaktı. Ancak bilinmeyen bir kararla, 2016'nın sonuna kadar tamamlanması emri verildi.
Cenevre ve Zürih bitecek.
Avrupa dağılacak.
Günün birinde yeniden kurmak için geldiklerinde, geride AVRUPA kalmamış olacak.
"Peki ama İngiltere işin içindeyse neden CAMERON'u hedefe koydu?" diye sorabilirsiniz?
Bu doğru bir soru! Ancak THE ECONOMIST geçen yılki kapağında bu işareti vermişti!
Cameron'ın önüne bir KUMBARA koymuştu. Domuz şeklindeki kumbara ile mesaj verilmişti. DOMUZ Hıristiyan kültüründe AÇGÖZLÜLÜK demekti!
Devam...
Küresel operasyon, PANAMA'dan yapılırken buna ilk tepki Moskova'dan geldi. SIZINTI 3 NİSAN'da başladı.
Dünya Panama'yı konuşmaya başlamadan önce hedefte olan PUTİN, eski bir AJANolduğunu gösterdi.
Olayları önceden okuyarak önlemini aldı. BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE ROTHSCHILDLER'in adayı olan eski Başbakan Mikhail Kasyanov'u KASETLE vurdu.
Daha önce Soros'a dolaylı yoldan bağlı olan şimdi KREMLİN'e çalışan NTV kanalı Putin'in en büyük rakibi olan KASYANOV'un İNGİLİZ vatandaşı eski ajan Natalya Pelevine ile çekilen uygunsuz görüntülerini yayınladı.
Hem de 40 dakika...
Yani karakter suikastı yapılıyordu.
Putin bunu yapmasa SIZINTININ sonucunda kendi gidecekti. Bir odaya kurulan kamera sistemi ile küçük düşürülen Kasyanov'un o günden sonra yükselişi durdu.



Oysa ŞUBAT'ta Rothschildler'in kendi aralarında iletişim için kurdukları REUTERS'e tam üç gün konuştu.
"Putin öldürse de BAŞKAN olacağım..." dedi. Ama KASETLE durduruldu.
Görüntülerdeki isim olan Natalya Pelevine, BBC'de yorumculuk yapıyordu. Hatta HILLARY
CLINTON'ın yakın arkadaşıydı...
Geçtiğimiz gün Hillary'nin doğum günü partisini Lynn Forester de Rothschild'in verdiğini yazmıştım...
Dünya böyle.
Sanıldığı kadar büyük değil... Doğru ayak izlerinden bulamayacağınız adres yok!
Putin KÜRESEL bir operasyonun bilgisini önceden alacak kadar ciddi bir DEVLETİyönetiyordu.
Kendisine doğrultulan silahı şimdilik rakiplerine döndürmeyi başardı.
Ama bu operasyon bile CIARothschild arasında "Putin gitsin, Rusya kalsın" anlaşmasının yapıldığını gösteriyor.
Putin ilk hamlede bunu önledi.
ANCAK!
IŞİD'den çıkıp ülkelerine dönen çok sayıda İSLAMCI TERÖRİST(!) var.
Bunların pek çoğu KAFKASYA'ya döndü. Hiçbiri DEŞİFRE olmadı üstelik... Kimse dönenlerin kim olduğunu bilmiyor. "Nerede ne kadar kaldılar?", "Nasıl eğitim aldılar?" bilen yok! Rothschild ve Soros RUSYA'yı KREMLİN'den geri almak için teröre sarılır mı?
Gidenlere bakılırsa SARILIR. Peki Rusya buna karşı sessiz kalır mı?
HAYIR!
İşte kestirilemeyen nokta bu!
Kissenger da bundan korkuyor.
Rothschildler KAOS'tan zevk alsa da DERİN AMERİKA kontrol edilemeyen bir şey istemiyor... Ve Çin'i kontrol altında tutan bu ailenin KASYANOV gibi KUKLA İSİMLERLE Kremlin'i almasına da razı değil...
Ama AİLENİN de bir bildiği var!
Hillary bunların adayı... Paralel de bunlara çalışıyor!
Beni ilgilendiren Rusya'nın ne olacağından çok TÜRKİYE'nin ne olacağı...
DERİN AMERİKA BÜYÜMEMİZİ istiyor! Mecbur! Ama AİLENİN bir planı varsa ve bu adamları ikna ederse ne olacak?
Bu önemli! Hem de çok! İsrail'den sonra MÜSLÜMANLAR'ın hışmına uğrayan bir KÜRT DEVLETİ isterler mi? İsrail'in yeterince yorulduğunu düşündükleri için SADDAM'ı astırdıkarı KÜRTLER'i ARAPLAR'ın karşısına koyarlar mı?
DÜŞÜNÜN! Hep birlikte düşünelim...
İlk seçenekte hiç pürüz yok! Ama ya ikincisi olursa... SAVAŞANLAR BARIŞTIĞINA GÖRE HAZIRLIKI
OLMALIYIZ. Her şekle uygun planımızı olmalı... Her seçenekte ENERJİ KORİDORUNU kimin yöneteceğini anlamalıyız... Avrupa olmadığına olmayacağına göre buraya bir GÜÇ şart.
Bu ailenin kafasında ne var çözmeliyiz.
Hatta değiştirmeliyiz... Buna gücümüz fazlasıyla var!

Ergün Diler

ABD'li Türkler!


Washington'dayız... Buradan yazılacak çok şey var. Ama konuştuğum çok önemli bir Amerikalı "Sen bakma bizim kontrolümüzdeki medyaya.
Yazılanlara takılma. Erdoğan gittiği zaman Ortadoğu'da kiminle oturup konuşacağız.
Ayrıca ondan hafif de olsa çekindiğimiz gerçek... Erdoğan olmadan Ortadoğu yoluna konulamaz..." 
dedi.
St. Regis'ten çıkarken telefonum çaldı. Çok önemli bir dostum arıyordu. "Buluşalım" dedi. Amerikan devletinin tam içinden, sözü geçen ve dediği çok ama çok ciddiye alınan dostumla Georgetown'da bir araya geldik... Key Bridge'e kadar yürüdük. Yaşı iyice ilerlemesine rağmen benden daha diri ve enerjikti...
Washington ile ilgili daha önce hiç duymadığım notlar paylaştı.
Buradaki yani Mc Lean'daki CIA merkezinin nasıl çalıştığını, etkili isimleri, aileleri, yapılmak isteneni bir bir aktardı...
Sohbet hiç bitmesin istedim.
Ama onun da benim de yapacak işlerimiz vardı. Güneşli pırıl pırıl bir öğle vaktinde CUPCAKE'in önünde biten keyifli bir sohbet oldu...
Okuyun siz karar verin!
 Amerika ne yapmak istiyor? Dertleri ne? 
Açık konuşalım...
 Lütfen! 
ABD, dünyaya hakim olmak için her yolu deniyor. Yakın zamanda yapılan çok özel bir toplantıda ......... ........... "ABD, dünyayı yönetmesi için seçilmiş bir ülkedir. Bunu herkes kabul eder ama sesini çıkartamaz" dedi.
 Amerika bu gezegende tek başına yaşamıyor. Güçlü olduğu ortada. Ama çok iddialı değil mi bu? İtirazı olan yok mu? 
Buna itirazı olan ilk ülke İngiltere oldu. Kraliçe'nin en sadık adamı ......... .........., bunun kabul edilemez olduğunu ve ısrar sürerse kendi adımlarını atacağını anlattı. Hem de burada, Washington'da herkesin gözlerinin içine baka baka...
 Atıldı mı? 
Evet atıldı. Afrika ve Ortadoğu'da birçok bölgede ABD-İngiltere ortak gibi görünse de çok ciddi rakip...
Washington Londra'ya yanaşmak isteyen pek çok devlete, lidere, kuruma fatura çıkardı. Buradan Beyaz Saray anlamı çıkarma. Pek çok şeyden onların daha sonra haberi olur. Başkan'a sorulmadan büyük bir savaş yürütülüyor.
 Açar mısın biraz? 
Seninle dostluğunu bildiğim, benim de dostum olan isim bunları açıkladı... Amerika'nın GUANTANA MO gibi başka hapishaneleri var. Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Mısır, Polonya gibi 20'si Avrupa'da, 25'i ise Afrika ve Asya'da gizli hapishanesi var. Bunların hemen hemen hepsinde İngiliz ajanlar mahkum. James Bondlar tutsak. Kimseyle görüştürülmez. Haber verilmez...
Çok büyük bir savaş yaşanıyor. İşkencelerin en ağırı bu hapishanelerde yapılıyor.
Birçok gazeteci bununla ilgili haber yapmak istedi ancak kimse buna cesaret edemedi.
Çok ileri gidenlerden bir kaçını gören olmadı...
 Washington, Avrupa ile de mücadele ediyor. Bu devam edecek mi? 
Elbette. Yıkacaklar oraları.
Dağıtacaklar. Futbolla bile bu mesajı verdiler... Futbolun merkezi tartışmasız İsviçre...
Ama burasının Amerikan toprağı olmaması bu işin onlara bırakılacağı anlamına gelmiyor.
Çok özel yetişmiş CIA ajanları İsviçre'ye gidip orada adam tutukladı. İsviçre vatandaşlarını!
Sizde de benzeri durumlar gerçekleşti. Mesela Biden geldi rengini belli etti, içerideki gazeteciler çıktı.
Belki sen bunu kabul etmeyeceksin ama durum budur... Bizim İsviçre'de yaptıklarımızı onlar bize yapabilir mi?
Kesinlikle HAYIR.
CIA böyle operasyonları firesiz ve pürüzsüz yaptığı için de dünyanın her yerinde gücü artıyor. "Avrupa'yı diz çöktüren bize ne yapmaz ki" noktasına geliniyor...
 Peki koskoca Avrupa böyle bekleyecek mi? 
Beklemeyeceklerini biliyoruz.
Şu an harıl harıl istihbarat toplantıları yapılıyor. Eğer dağılmamak için direnirlerse ciddi karşılık verebilirler.
İngiltere ve Fransa özellikle Amerika içinde operasyon kabiliyeti olan iki ülke... Zayıf noktaları kaşımak isteyecekler.
Ama önce KRİPTO , IŞİD mensuplarını bulmaya çalışacaklar. Çok gizli ve eğitimli IŞİD'çiler Avrupa başkentlerinde... Bunları tespit ettikten sonra karşı hareket planlıyorlar. Fakat işleri zor.
Çünkü yedekte başka yapılar bekletiliyor. Ama onlar da ilk kez birlik gibi hareket edecekler... Göreceğiz...
 Mali operasyon gündemde var mı? 
Washington Avrupa'dan gelecek karşı hamleye anında PARA üzerinden cevap verecek. Hazırlıklar bu yönde...
Bir bak son bir kaç yılda hangi Avrupalı bankalar radara yakalandı ve ceza ödedi. Bunlar hep uyarı. İlk hamle yapıldığı an arkası gelecek. Burası saldıracak... Bunu bilen aileler paralarını buraya getiriyor.
Türkiye'den de gelen çok...
Unutma nasıl Türkiye saniye saniye dinleniyor ve izleniyorsa Avrupa da aynı şekilde... Bunu bilenler de teknoloji devlerini VERGİSİZ ve artı destekle yanlarına çekmek istiyor! Apple gibi Google gibi... Kavga büyük yani...
 Başkan kim olacak peki? 
Geçenlerde Hillary'nin doğum günü vardı.
 Biliyorum, duymuştum... 
Peki kim düzenledi biliyor musun? Parayı veren organizasyonu yapan kimdi.
 Kim? 
Lynn Forester de Rothschild...
 Bazı çevreler Beyaz Saray Erdoğan'a yeterli sıcaklığı göstermedi diyor! Ne dersiniz? 
Bunun bir ölçüsü, gelen liderler bazen Blair House'da kalırdı. Bu yakınlık göstergesiydi. Erdoğan da Başbakan iken burada kaldı.
Ama kendi aşçılarının pişirdiği yemeği yedi! Bir de kimse bilmez, bu binanın BODRUM KATLARINDA , CIA yerleşmiştir. Her misafiri gece gündüz dinler. CIA'nın elinde bu nedenleKONUKLARLA ilgili kocaman bir arşiv vardır... Ne yani Erdoğan gidip burada mı kalsaydı!
İlişkilerin sıcak olduğunu göstermek için güvenliğinden mi vazgeçseydi! Aşağıda büyük tüneller vardır ve istihbarat birimleri merkeze buradan bağlanır. Buna teslim olmamak iyidir. Bazen buradaki aşırı ilgi işlerin ters gittiğini gösterir.
Görünüşe aldanma...


Ergün Diler

Para savaşı


Terör güç bularak üzerimize gelmeye devam ediyor. Dünya medyası aynı akıl tarafından Erdoğan'a saldırmayı kararlılıkla sürdürüyor. Birbirine benzemeyenlerin kardeş olduğu ortaya çıkıyor. Bölücüsü, darbecisi, aşırılıkçısı, mezhepçisi hepsi aynı ağacın altında toplanıp Ankara'ya çullanmaya çalışıyor. Öte yandan PANAMA SKANDALI dünyayı titretiyor.
Para üzerinden büyük dalga geliyor...
Ne oluyor peki?
Kim kiminle kavga ediyor?
Türkiye bu işin neresinde?
Erdoğan neden hedefte?
Anlamaya çalışalım...
17 Mart tarihinde Alman Devlet Kanalı NDR'deki "extra 3-satire" isimli mizah programında Erdoğan ile dalga geçildi. Kliple hakaret edildi. Ardından "Erdowie, erdowi, erdogan" isimli klip nedeniyle Dışişleri Bakanlığı, Almanya Büyükelçisi'ni çağırarak nota verdi. Ancak nota sonrası klip tavan yaptı! Bütün Alman televizyonlarında yayınlanmaya başlandı.
Yetmedi. Bild ve Spiegel günlerce klibi internet sitelerinin ilk sayfasında tuttu.
Klip krizi bittikten sonra geçen hafta ise Alman ZDF televizyonunda Jan Böhmermann isimli komedyenin yayımladığı şiirle Erdoğan'a hakarette zirveye ulaşıldı. Kanal bile akla gelmeyecek en ağır hakaretleri barındıran programa dayanamadı. Mizah kılığıyla yapılan saldırının görüntülerini internet sayfasından attı. BİLD yine devreye girdi. Kendi internet sayfasında bu videoya geniş geniş yer verdi. Bir de iğrenç bir karikatürle Erdoğan'a bir başka saldırı daha vardı!
Birileri Ankara'yı özgür basının karşısında gösterip HAKARET dolu özgürlük (!) ile geliyordu...
İçeride de böyleydi.
Peki Almanya Erdoğan'dan ne istiyordu?
Bu sorunun cevabına geleceğiz...
Şimdi PARA OPERASYONUNA gidelim... Geçtiğimiz gün Amerika'dayken bir dostumunsöylediklerine yer vermiştim.
Dostum "CIA öyle finansal operasyonlarla gelecek ki BANKACILIK sarsılacak. Hedef bankalar ayakta kalamayacak.
Para ile yeni dünya kurulacak. Yeni savaş para üzerinden..." anlamında cümlelerle kavgayı özetlemişti. Nerede?
Washington'da...
Şimdi gidelim PANAMA'ya...
1538ñ1821 arasında İspanya kolonisiydi. İlk İspanyollar gelip yerleşti.
1800'lerde Arjantin, Venezuela, Kolombiya, Şili, Peru ve Meksika; İspanya Krallığı'na karşı savaşarak bağımsızlıklarını elde etti.
Bu savaşta sömürge devletlere İngiliz Krallığı hem asker hem silah desteği verdi.
Panama, savaş sonrası Kolombiya toprağı olarak varlığını sürdürdü.
Panama, 1903'te ise Amerika'nın desteğiyle Kolombiya'dan ayrıldı. 1000 gün savaşında Washington, Panama'yı destekledi ve bağımsız Panama'yı tanıyan ilk ülke oldu. Bağımsızlık sonrası kanalın yapım ve kullanım hakları Amerika'ya verildi. 1970'lerde yönetime geçen Omar Torrijos kanalın tamamının Panama'ya kalmasını sağlayacak anlaşmayı imzaladı.
Ama daha sonra bir uçak kazasında öldü.
Garip değil mi! Yani Panama, Panama'nın olduğundan daha fazla Amerika'nındı!
Peki Panama'dan patlayan PARA SKANDALI neydi?
Uluslararası Gazetecilik Araştırmaları Konsorsiyumu (Ne demekse) Panama'da iş yapan birHUKUK firmasının 40 yıllık kayıtlarını patlattı... Kayıtların alındığı şirket MOSSACK FONSECA'ydı...
Hemen bakalım...
Jurgen Mossack Almanya'nın Fürth kentinde doğdu. Babası Erhard Mossac, Nazi Partisi Waffen-SS'de görev yaptı.
Partinin tüm sırlarını CIA'ye verdi. Daha sonra Almanya'yı terk etti ve Amerika'ya yerleşti. Baba Mossack, CIA için Küba'da komünistleri gözetleme görevi de yaptı.
Yaklaşık 2 yıl Küba'da CIA için çalıştı.
Jurgen Mossack ise devlet bursu ile okudu, avukat oldu. Panama'da hukuk bürosu açtı.
Bir süre sonra Ramon Fonseca ile tanıştı.
Fonseca, London School of Economics mezunuydu. Okul tarihinin en başarılı 100 öğrencisinden biri olarak biliniyordu.
1977'de ortak hukuk firmasını kurdular!
İsim belliydi: Mossack Fonseca
Mossack Fonseca, kısa sürede dünyanın en önemli davalarını alan bir hukuk firması oldu. Latin Amerika ülkelerinin tümünde, Çin, ABD ve Avrupa'da ofisler açan Mossack Fonseca, HSBC'ye karşı kazanılan birçok davayı yönetti. HSBC İngilizler'in iftihar ettiği bankaydı! Adı çok bilinmese de, aldığı davalardaki başarı oranı yüzde 100'e yakındı. 2000 yılında Mossack Fonseca'nın dünyanın birçok ülkesindeki ünlü isimlerin, şirketlerin vergi kaçırmasına aracı olduğu iddia edildi.
Ancak bu iddia medyada fazla yer bulmadı.
Çünkü arkalarında CIA vardı... Peki şimdi Mossack Fonseca, İngilizler'in önemli bankası HSBC ile uğraştığı için rövanş mı alınıyordu? Bu bir JAMES BOND yani İngiliz istihbarat operasyonu muydu? MI6 mi devreye girmişti?
Çünkü skandalı ortaya çıkaran Uluslararası Gazetecilik Araştırmaları Konsorsiyumu'nun arkasında ROCKEFELLER ve SOROS vardı! Acaba BARONLAR, CIA'ya operasyon çekip, hesap mı soruyordu?
Wikileaks'ten ve Edward Snowden'in sızdırdığı belgelerden çok daha fazlası deşifre ediliyordu. Şimdiye kadar dünyanın gördüğü en büyük ve en kapsamlı belge sızdırılıyordu. 11.5 milyon belge şimdi tamamen savunmasızdı! Apaçık ortadaydı!
Onlarca DEVLET BAŞKANI ve önemli şirketin hesapları sızıntılar içindeydi.
Brezilya'dan Ukrayna'ya, Rusya'dan Arjantin'e, Polonya'dan Suudi Arabistan'a kadar her yer etki alanı içindeydi. BİR EKSEN YOKTU! Yani Müslümanlar'ın, Ortadokslar'ın, Latinler'in ya da Afrikalılar'ın gibi bir sınıflandırma yapma imkanı yoktu. Sızdıran her kimse mesajıDÜNYAYA veriyordu!
Sızıntının AKLI herkesi isim isim yazarken konu Rusya'ya geldiğinde "Putin'in çevresindeki isimler" diye belli belirsiz ŞAHISLAR kullanıyordu! KGB'den gelen birinin parası olsa bile gidip kendi üzerine HESAP açtıracağı düşünülmezdi.
Akla uygun değildi. Putin bunu yapacak en son isimdi. Diğer liderler için kesin belgeler ve bilgi sunulurken Putin için etrafından geliniyordu! Yani birileri belgelerle istedikleri yerleri çökertirken PUTİN'İ DEDİKODU düzeyinde tutarak güçlendiriyordu. Çünkü vurmak için değil, ayakta kalması için ateş ediliyordu!
Panama'yı liderini öldürerek ele geçiren CIA, şimdi belgeler üzerinden hem de ROCKEFELLER'ın parasını verdiği kurumun kalbinden kendisine çalışan bir şirketi HAKLIYORDU!
Neden?
Basit! Geçtiğimiz günlerde yazdığımız gibi Amerika bütün parayı NEVADA'ya toplamak istiyor. Dünya ateş topuna dönerken paranın huzur içinde kendi topraklarında yaşamasını istiyor. Kurulan paravan terör örgütleriyle Üçüncü Dünya Savaşı yaşanırken CIA da YAZILIMüzerinden giderek herkesi zorla parasıyla birlikte ülkesine davet ediyordu. Gitmeyen ayakta kalamayacaktı. Bu nedenle herkes gidecekti.
Avrupa da bu savaşı resmen yaşadığı için Erdoğan'a saldırıyordu. "Erdoğan gitsin de yerine kendilerine yakın biri gelsin!" diye vuruyorlardı. Erdoğan gidince yerine gelecek olan ismin Avrupa'ya yakın olacağı düşünülüyordu. Bu hem Avrupa'nın kurtuluşu, hem de Amerika'nın bölgede darbe alması anlamına geliyordu... Yani Avrupa'nın kurtuluş reçetesi Ankara'da yazılmak zorundaydı. Ama Erdoğan engeldi.
O zaman gitmeliydi! İşte ALMANLAR'ın saldırısının temelinde bu vardı! Bu nedenle karikatürle, kliple, manşetlerle geliyorlardı!
Geleceklerdi de!
Hemen bir soru!
İyi ama Amerikan medyası da vuruyordu? Bu ne anlama geliyor o zaman?
Evet onlar da "BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK!" diyerek geliyordu. Hassasiyetlerini ortaya koyuyorlardı... Kendileri öyle olmasa da saldırıyorlardı... Çünkü Amerika'nın derdi başka. Onlar İSLAM'ı terörle yanyana getirerek MÜSLÜMAN eşittir TERÖRİST algısına oynuyordu. Bu nedenle İslam'ın içine sızan BARONLARI ve Avrupa'yı temizlemek istiyordu. Bunu da El Kaide gibi IŞİD gibi örgütleri kullanarak yapıyordu..
Günlük düşünerek hareket etmiyorlar.
Erdoğan gidip Maryland'te KÜLLİYE açtı.
Erdoğan'ın hayali ve hedefi büyük. Bir Müslüman liderden bunu beklemiyorlar.
"Büyüyün, etkili olun, Ama Müslümanlar'ı siyaseten dünya sahnesini çıkarmayın!" diyorlar. Paralel'i tutma ve kullanmaları da bu yüzdendi. İSLAM'ı merkeze oturtan, siyaseten etkili bir noktaya çeken hareketlere karşılar! Bunu yapmak isteyenlere de...
Ama Erdoğan böyle büyük olunacağını düşünüyor. Çatışma bu noktada başlıyor.
Erdoğan gittiği an yerine gelecek olan AVRUPALI biri! Bunu bilirler ve istemezler! Asla ve kat'a... Sürtüşme olsa da anlaşma olacaktır... Biz Amerika'nın rakibi değiliz. Düşmanı da değiliz. Ama onların düşmanları ve rakipleri belli. Bizimle anlaşacaklar. Aksi, DÜNYAüzerindeki operasyonlarını sekteye uğrar. Biz bilmesek de AMERİKA bunu bilir. Avrupa ile kenetlenen Türkiye'ye turist olarak bile gelemezler...
Kavga büyük.
Ama rolümüz de büyük... Rahat olun!

NOT: Kissenger, Moskova'ya gittiğinde Soros'u vakıflarıyla birlikte kapı dışarı atan Putin'e "Ona kafanı takmana gerek yok. Daha büyük işler olacak. Biraz daha geniş düşün!" dedi... Şimdi bir daha düşünün!


Ergün Diler

Hamallar ve sinekler


Hitler'i destekleyen ABD haber ajansı AP'yi anlatmıştım size dün. ABD savaşa girdikten sonra da nasıl Hitler'i sattıklarını.
Gözlük takmadığımız için olayları görmekte ve anlamakta zorlanıyor, haliyle şeytanlara kolay alet olabiliyoruz. Çok güzel kullanıyorlar tezgaha gelenleri.
Balık hafızalı olduğumuz için de geçmişte yaşanan örnekleri çabuk unutuyoruz. Hadi gelin biraz gerilere gidelim.
Humeyni İran'da devrimle işbaşına gelmişti. ABD elçiliği basılmış, görevliler ve Amerikan ajanları günlerce esir alınmıştı.
İki ülke savaşın eşiğine gelmişti.
Yaşanan büyük krizle birlikte ABD, İran'a ambargo uygulamaya başlamıştı. Tüm dünyayı da bu ambargoya uymaya çağırmıştı. Sonra ne oldu? 1986 yılında Lübnan'da bir dergi, ambargo uygulanan İran'a gizlice silah satıldığını yazdı. Tüm dünya ayağa kalktı. Soruşturma komisyonları kuruldu.
Ve gerçek ortaya çıktı. ABD, ambargo uyguladığı İran'a el altından silah satıyordu.
Tabii Amerikan kargo uçakları inmiyordu Tahran'a... Aracı ülke vardı. Silahları taşıyan hangi ülkeydi peki? Sıkı durun... İran'ın en büyük düşmanı İsrail! CIA silahları taşıyan kargo uçaklarını Tel-Aviv'e indiriyor, MOSSAD ajanları da Tahran'a taşıyordu.
İran'a silah satışından kazanılan paralar da CIA tarafından Nikaragua'da rejimle savaşan Contralara gönderiliyordu. Dünyaya ambargo çağrısı yapan ABD'nin kendisi el altından ambargoyu deliyordu. İsrail de, kendisine saldıran Hizbullah'ın en büyük destekçisi diye nefret ettiği İran'a silah taşıyordu... İran'ı kendisine en BÜYÜK TEHDİT ilan eden İsrail, Tahran'a gizli silah sevkiyatında ABD tarafından tutulmuş HAMAL oluyordu.
Olayın su yüzüne çıkmasıyla birlikte CIA başkanı ve çok sayıda çalışanı görevden alınıyordu. Aradan yıllar geçti. İran'a birkaç ay öncesine kadar da yine Ambargo vardı.
Ambargoyu koyan yine ABD'ydi. Sevgili Taha Dağlı son ambargo döneminde de onlarca ABD ve İngiliz şirketi ve bankalarının el altından İran'a milyarlarca dolarlık mal sattığını yazdı. Evet şeytanın generalleri görev başında... Çıkarları için her yolu mübah görüyorlar. Dünyaya yasak koyuyorlar, kendileri milyarlarca doları götürüyorlar.
Tüm savaşlar, ayak oyunları PARA ve Ortadoğu'daki enerji hatları için. Tüm terör olayları ve kullanılan teröristler, bölgeden çalınan parayı taşıyan HAMALLAR. Önce ordularla girdiler Ortadoğu'ya... "Demokrasi ve barış getiriyoruz" diyerek hem de...
Çekildiklerinde geride, hemen sınırımızın dibinde BATAKLIK bırakmışlardı. Bataklık büyüdükçe her türlü zehirli sineğin sayısı artar. Bilimadamları böyle diyor. 30 yıl CIA ajanı olarak görev yapan Ray McGovern Washington'da ahaber'de Yazboz'a konuştu.
Bu akşam programda çarpıcı açıklamaları yayınlanacak. "Orduları ile önce BATAKLIKLAR kuruyorlar" diyor. Ve devam ediyor; "Ardından istihbarat örgütleri ile sinekleri bataklığa taşıyorlar. Ortadoğu'daki tüm terör örgütleri, istihbarat teşkilatlarının bataklığa taşıdığı sineklerdir. Ölenler hep sinekler olur." Evet malın sahipleri, hamallar ve sineklerle karşı karşıyayız.
PKK'da Kandil ve Suriye Bataklığında kullanılan sinek türlerinden biri. Bataklık kurutulmadıkça sinekler ölmeye devam edecek. Bunun yolu da liderlerinin bertaraf edilmesinden geçiyor. Bakın Suriye'de Esad'a hizmet eden bataklık sineklerinden biri Mihraç Ural'dı. Türkiye, terör örgütü liderini sessizce halletti. Ankara sinekleri bertaraf etmek, bataklığı kurutmak için elinden geleni yapıyor.
Bana hep soruyorlar; "Neden Kandil'deki sineklerin elebaşları halledilmiyor?" diye. Hiç merak etmeyin... Ankara bu konuda büyük uğraş veriyor. Tek sorun, Kandil'in iki ülke içinde de yer alması. Sinekleri Türkiye'nin vuracağı tarafa ölüm tarlalarına süren elebaşları, Kandil'in İran tarafında kalan topraklarda keyif yapıyor. Türkiye, sineklerin elebaşlarını halletmek için İran'la yoğun görüşmeler yapıyor şu günlerde.
Bu ülkede bazıları sineksever takılıyor olsa da Ankara hepsini halledecek. Ve bataklık mutlaka kurutulacak. Onu kuranlar, DAEŞ'i yavaş yavaş Libya'ya taşıyor. Avrupa'ya geçişin en yakın olduğu yere. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-MArc Ayrault dün müdahale çağrısı yaptı; "Bugün Libya'da kaos ve terör hüküm sürüyor. Bu Avrupa için doğrudan bir tehdittir. Uluslararası müdahale ile Suriye ve Irak'tan geri adım attırılan IŞİD şu an Libya'da zemin kazanıyor" dedi. Evet bataklık Libya'ya taşınıyor... Sinekler düşünsün!

Son oyun


Senaryo daha önce yazıldı.
Ama CIA Başkanı David Petraeus'un göstermelik bir nedenle istifa etmesi, gidip IŞİD'i kurması, Bağdadi'yi kontrol altına alması görmekte zorlandığımız ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI'nı başlattı.
Öyle bir hamle yapıldı ki her şey alt üst olacaktı...
Her hareketin sebebini içeride arayanların asla ve kat'a anlamayacağı bir oyun kurgulandı.
Dalga dalga gelecekler. Terör ile para ile ve tabii ki bilgi ile... Ne denilmişti?
Petraeus CIA'ya ait gizli bilgileri sevgilisine verdi!
Tiyatro gibi değil mi?
Burada mesaj dünyaya verildi: Herkesin ne yaptığını biliyoruz, izliyoruz. Günü gelince açıklarız...
Devam...
Charlie Hebdo, Paris katliamları, Ankara saldırıları, Brüksel bombalamaları hepsi kurulacak olan yeni ve büyük dengenin ÖNCÜLERİYDİ...
Merkezinde NATO yani Washington vardı. Bunu son Brüksel patlamalarında gördük."IŞİD'in işi. İmza onlara ait" açıklamasını olaydan 50 dakika sonra Amerika yaptı. Yaklaşık 3 saat 40 dakika sonra Belçika hükümeti bunu tekrar etti.
Brüksel NATO'nun kalbiydi ve burada CIA ile çalışan çok fazla BELÇİKALI yetkili vardı... Pek çoğu Amerika'da özel eğitim almıştı.
Baskınlardan ve patlamalardan önce, yani IŞİD sahneye çıkmadan önce Washington, önünde durma ihtimali olan Rusya ve Çin'i petrol fiyatını düşürüp ekonomiyi yavaşlatarak vurdu.
Arap Baharı'nı başlatan CIA bu iki güçle doğrudan karşı karşıya gelmek istemiyordu.
Müslüman gençler üzerinden gidiyordu. Hesap Mısır'da şaştı.
Çare gerekiyordu.
Sisi bulundu.
Mursi darbeyle gitti.
Ortadoğu'yu YÜZDE 60 olarak hallettikten sonra asıl sıçrama Avrupa'ya yapılacaktı. Burada birkaç plan vardı.
Rusya ve Çin kendi kulvarlarına çekilince IŞİD'in resmi geçidini gördük.
Nasıl El Kaide dünyanın her yerinde eylem yapabiliyorsa bunlar da böyleydi.
Kerpiç evden yönetilen IŞİD durmuyordu, durdurulamıyordu. Molenbeek'teki bir mahalle Avrupa'yı titretiyordu. 550 milyonluk Avrupa o gücüyle gidip IŞİD'in merkezi RAKKA'yı vuramıyordu. Karşılık veremiyordu.
Onlar da biliyorlardı ki rakip Müslüman görünümlü bu örgüt değildi. İki dünya savaşının galiplerinin bulunduğu kıta bir kaç TERÖRİSTE yeniliyordu! Bizim de buna inanmamız isteniyordu! İnananlar var!
Devam etsinler...
Amerika bu operasyona kalkmadan önce kendi lisanıyla Moskova, Ankara ve Pekin ile konuştu. Yaptıkları plana göre kendileri büyük dilimi, biz ve Rusya küçük dilimleri alacaktı.
Çin daha da küçük bir payla ödüllendirilecekti.
Olmadı! Taraflar bunu kabul etmedi. Bunu ilk duyan İngiliz istihbaratı oldu.
MI6 yetişmiş adamlarıyla bölgeye çöktü.
Özellikle Türkiye ve Afrika'da geri adım atmayacağını duyurdu.
Almanya biraz arkadaydı.
Fransa zaten Afrika'da dayak yiyor, Paris'te cezalandırılıyordu.
Ankara kendi planını yapınca Washington hemen PYD'yi ORTAK ilan etti. Hem Ankara hem Washington planlarında geri adım atmak zorunda kaldı.
Ama duracakları yoktu! Hem de hiç! Asıl dalga henüz başlamadı bile...
Amerika, şimdi ikinci planı devreye sokuyor. Ortadoğu ile birlikte Çin ve Avrupa ülkelerinin bankalarına operasyonlar gelecek. Bu çok büyük çalışmanın sonucu olarak köklü darbeler yaşanacak.
Amerikan Merkez Bankası (FED), kendine bağlı olmayan bankaların yaşamasına izin vermeyecek.
Savaşın gerçek silahı para ile ülkeler 'KAOS'u yaşayacak.
Avrupa ülkelerinin pek çoğu, bugünlerde yaşadıkları terör korkusunu bile arayacak.
İşte bu nedenle önce hedef bölgeleri istikrarsızlaştıracaklar...
Önce korkuyu, ölümü gösterip SITMAYA razı edecekler...
Washington, Charlie Hebdo, Paris katliamı ve Ankara saldırısından sonra BAYRAKLARI YARIYA indirmiyordu!
Brüksel'de ise madalyonun diğer üzgün yüzünü gösteriyor, SAHTE BAYRAK operasyonunda bayrakları indiriyordu...
Amerika siyah enerjiyi öldürecekti. Müebbet hapis vermişti.
Ama bu enerjiyi, yani petrolü, günün birinde Avrupa'nın gelip ziyaret etmesini de istemiyordu.
Bu nedenle Avrupa dağılmalı ve içeri hapsolmalıydı.
Yapacakları buydu.
Operasyon da buydu!
Bunun hazırlığını yıllardır herkesi dinleyerek izleyerek yapmışlardı. Onlar için bilinmeyen bir şey yoktu.
Şimdi gözaltında olan Rıza Sarraf dahil...
İran'a fotoğrafta yer bulamayan Amerika, Rıza ile Tahran'ı sıkıştıracaktı... Yakında hem de!Kissenger, son sahne gelmeden önce Rusya ve Çin'e gidiyordu. Rolleri tekrar tekrar hatırlatıyordu...
Nasıl NATO operasyonu olan PARALEL ile Ankara mücadele ettiyse şimdi herkes çok kapsamlı olarak hazırlanan plana karşı dik durmak durumundaydı!
Kim yapabilirdi kestiremiyorum. Ama Türkiye ve Rusya buradan karlı çıkan taraflar olacaktı.
Adamlar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra geldikleri Avrupa'dan neden çıkmadılar sanıyorsunuz! Düşman yoktu ama NATO devamlı büyüyordu.
Bugünler için! 50 yıllık plan!
Kimseyle olmasa bile bizimle oturup anlaşmak zorundalar!
Hıristiyan Avrupa'yı dağıtırken Müslümanlar'ı ve Müslüman Türkiye'yi karşılarına alamazlar.
Almayacaklar da... Onlar rakiplerini temizleyecek. Biz rakipleri, düşmanları değiliz ki!
Muazzam bir oyunun içinden geçerken içeride yaşanacak bir sorun inanın bir 100 yıl daha kaybettirir bize... Aman ha! Önce anlayalım...
Bu oyunda en son ihtiyaç duyulan şey içerideki sancı...
Kenetlenelim ve Avrupa'nın nasıl acı çekerek dağıldığını izleyelim...
Ne diyorlardı! Amerika'nın Avrupa ile ne derdi olur canım!
Bunlardan uzak durun!
İşler ters gittiğinde hepsinin Avrupa'da bir adresi var! Biz buradayız.
Büyük olarak yolumuza devam edeceğiz.
İhtiyaçları var çünkü...
Biz bitti demeden bitmez.
Rahat olun...


Ergün Diler

Sorulmayanlar



Brüksel'deki patlamalar Avrupa'da hayatı resmen bitirdi. İnsanlar evlerinden çıkamaz hale geldi. Charlie Hebdo ile başlayıp Paris katliamıyla devam eden terör rüzgarı Brüksel'de hedefe ulaştı. Peki, IŞİD, DAEŞ ya da ISIS elini kolunu sallayıp Brüksel'deki bir mahalleyi mesken tutarken koca Avrupa istihbaratı ne yapıyordu?
CIA'yı kuran Almanlar ne ile meşguldü? CIA'ya akıl veren efsane İngiliz casus Kim Philby'nin ekolü ne yapıyordu? MI6 neredeydi?
Ferguson'da siyahiler üzerinden Amerika'ya operasyon yapan Fransızlar'ın en etkili istihbarat teşkilatı DGSE neden görünmüyordu?
Herkes neden bu kadar çaresiz kalıyordu? Ortada sorulması gereken sorular yok muydu?VARDI! Zaventem Havaalanı'nda iki patlama olduktan sonra Maelbeek metro istasyonu bombayla sarsıldı. Gariptir, 11 Eylül'deki gibi görgü tanıkları "Teröristler Arapça bağırıyordu!" dedi...
Gariplikler peş peşe geliyordu! Gelin isterseniz hem soralım hem cevap arayalım...
Anlamak için sormak şart!
 Saldırılar duyulduktan sonraki ilk açıklama neydi?
Saldırganlar Suriye, Irak ya da Yemen'den geldi... Hepsi IŞİD üyesi...
Oysa ortada daha hiçbir kanıt yoktu!
Ama belli ki önceden karar verilmişti!
 Saldırganlar yani Avrupa'yı kan gölüne çevirenler kimlerdi? Ve bu isimlerden emin miydik?
Halid ve İbrahim Bakravi kardeşler ile Necim Laşravi... Yanlarında iki kişi daha vardı. Onların kimlikleri belli değildi.
Oysa olaydan hemen sonra havaalanında el arabasıyla fotoğrafı yayınlanan bombacıların hangi zaman diliminde orada oldukları bilinmiyordu.
Hatta orasının Zevantem Havaalanı olup olmadığı bile meçhuldü!
 Peki, biz niye hemen inanıp satın aldık bunu?
Medya sayesinde! Bir el servis yapıyor, anında bütün medya satın alıyordu. Dolayısıyla herkes inanıyordu.
İnanmak zorunda kalıyordu!
 Kardeşlerin fotoğrafı neden hemen servis edildi?
İhale onlara kalsın diye...
Ancak fotoğrafların üzerinde saat ve tarih gösteren rakamlar yoktu!
Ne zaman ve nerede çekildiği belli olmayan fotoğraflarla operasyon yürütülüyordu.
 Peki, o zaman kardeşler yani Bakraviler'le Laşravi neredeydi?
Büyük ihtimalle önceden ele geçirilip infaz edildiler. Ölü adamlar üzerinden fotoğrafla gittiler. Ölüleri bir kez daha öldürdüler! Hem de 31 kişi ile birlikte!
 Saldırganlar neden Molenbeek'teydi?
İşin püf noktası burası olduğu için!
Paris katliamında tıpkı buradaki gibi teröristlerin ismi ortaya atıldı. Koca koca manşetlerle... Fotoğraflarıyla birlikte. Salih Abdeslam bunlardan biriydi. Paris katliamını gerçekleştiren ekibin lideriydi ve olaydan sonra Molenbeek'e kaçmıştı. Paris gibi bir şehirde tek kaydı bulunmamasına rağmen öyle söyleniyordu. Polis küçük bir mahallede onu arıyordu, bulamıyordu! Ama Salih'in silah taşıdığını ve katliam yaptığını gören tek kişi yoktu! Bütün veriler onu işaret ediyordu. Katil oydu! Medya böyle diyordu çünkü! Ayrıca görgü tanıkları konser salonunu kana bulayanların ARAPÇA konuştuğunu söylüyordu!
 Operasyondu yani?
Evet! Salih'in ismi beyinlere kazındı. Brüksel'de olduğu söylendi.
Patlamalardan sonra biri ele geçirildi.
Ya Salih Abdeslam zaten polisin içindeki biriydi ya da hayatta değildi!
Bir vesikalıktan başka bir şey görenbilen yoktu!
 Peki saldırıların ortak özelliği neydi?
AZ kayıp vermek için düzenlenmiş olmaları...
 Nasıl yani?
Eğer havaalanındaki iki canlı bomba, metroda da bir canlı bomba varsa doğal olarak bunların kendilerini oradaki kalabalığın içinde patlatmaları gerekir. Ama üç patlamada da özellikle az insanın olduğu noktalar seçildi.
Eğer istenseydi metroda yüzlerce kişi ölebilirdi. Amaç korkutmak ve yönetmekti. Zarar vermekten öte, etkisinin büyük olması önemsendi.
Eylem böyle planlandı. Boş noktaları seçmek IŞİD'in işine gelmezdi! Ama böyle yapıldı!
 Görünmez başka ayrıntı var mıydı?
Vardı! Mesela havaalanında el arabasıyla giden iki bombacının sol ellerini eldivenle kapatmış olduğuna nasıl inanacağız. MONTAJ olma ihtimali o kadar yüksek ki! Tek eldivenle yürümek polise adeta "Beni alın!" demektir. Dikkat çekmek isteyen birinin bile yapmayacağını iki bombacı yapıyordu!
 Türkiye bombacıları bildirdi? Gereği neden yapılmadı?
İbrahim El Bakravi, 17 Haziran 2015'te Gaziantep'ten Suriye'ye geçmek isterken yakalandı. Sınırdışı edildi. 11 Ağustos 2015'te Antalya Havalimanı'na indi. Turist olarak Türkiye'ye giriş yapmak istedi.
Yakalanıp tekrar sınırdışı edildi.
Halid El Bakravi, 4 Kasım 2014'te turist kılığında İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yaptı.
14 Kasım'da çıktığı anlaşıldı.
Necim Laşravi, 17 Şubat 2013'te turist olarak Antalya Havalimanı'na geldi. Türkiye'ye giriş yaptı. Ancak çıkış kaydına ulaşılamadı... Yani bombacıların görüldüğü en son tarih bunlardı. Fotoğraflar da bu tarihlerde çekilmişti. Sonra gören-bilen olmamıştı.
Oturdukları sokakta aylardır bu çocukların görülmediği bilenlerin bildiği bir "SIR"dı!
 Neden Brüksel seçildi ölü teröristler üzerinden?
Çünkü Avrupa'nın merkezi burasıydı.
Bu gençleri kullanan akıl mesajı doğrudan vermek istiyordu. "Ciddiye alın yoksa merkezinizi değil tümünüzü yıkarım!" diyordu.
 Peki sonra?
Merkezi yıktıktan sonra direnen olursa ikinci adım en büyük şehir olurdu! Burası da Londra'ydı!
 Hedef neydi?
500 milyondan fazla insanın yaşadığı ve zengin bir KITA olan Avrupa'nın dağılmasıydı. Terörle, ölmüş teröristle bunu yapacaklardı.
Kararlılardı. Bunu da görüyorduk.
 İyi de nasıl?
IŞİD'in yetiştirdiği 400 canlı bomba sadece kendilerinin bildiği HÜCRELERE ulaştı. Artık emir veren her kimse onun "Patlatın!" kelimesine ihtiyaç vardı. Tek kelimeye yani. Korku büyüktü.
 Neden IŞİD kullanılıyor da başka bir örgüt değil?
Sykes Picot Anlaşması'nın 100. Yılı...
Avrupa 100 yıldır Ortadoğu'yu istediği gibi yönetti. Şimdi sıra Amerika-Rusya ikilisinde. Bu nedenle Ortadoğu'nun haritasını çizmek için meydana getirilen IŞİD, Ortadoğu'nun sınırlarını çizenlerin sınırlarını çizecek! Çok kullanışlı, iki taraflı bir yapı!
 Başka?
Kullanılan bütün isimler AVRUPA içinde yaşıyor. Dışarıdan gelen yok!
Müslüman da olsa Avrupalı... Bu, kalkan sınırların tekrar geri gelmesine yol açacak. Avrupa'da herkes kendi canının derdine düşecek. YAPI dağılacak. Herkes kendi çıkardığı kanunla ayakta kalmaya çalışacak.
Güvenlik tehlikesi HUKUK birliğini bitirecek. Arkasından PARA birliği dağılacak. 1950'lerdeAMERİKA'ya karşı KÖMÜR-ÇELİK BİRLİĞİ olarak yola çıkan yapı şimdi polis devletine dönüşecek.
 İyi de IŞİD'e bu kadar anlamlı görev verilmesi doğru mu?
Belki IŞİD'i meydana getirenler, IŞİD ile Ortadoğu'yu 100 yıl yönetenlerden rövanş alıyordu! Müslüman coğrafyasını yıkanlar Müslüman coğrafyasının içinde oluşturulan bir dize getiriliyordu.
Bilinmez ki!

Ergün Diler