Son oyun


Senaryo daha önce yazıldı.
Ama CIA Başkanı David Petraeus'un göstermelik bir nedenle istifa etmesi, gidip IŞİD'i kurması, Bağdadi'yi kontrol altına alması görmekte zorlandığımız ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI'nı başlattı.
Öyle bir hamle yapıldı ki her şey alt üst olacaktı...
Her hareketin sebebini içeride arayanların asla ve kat'a anlamayacağı bir oyun kurgulandı.
Dalga dalga gelecekler. Terör ile para ile ve tabii ki bilgi ile... Ne denilmişti?
Petraeus CIA'ya ait gizli bilgileri sevgilisine verdi!
Tiyatro gibi değil mi?
Burada mesaj dünyaya verildi: Herkesin ne yaptığını biliyoruz, izliyoruz. Günü gelince açıklarız...
Devam...
Charlie Hebdo, Paris katliamları, Ankara saldırıları, Brüksel bombalamaları hepsi kurulacak olan yeni ve büyük dengenin ÖNCÜLERİYDİ...
Merkezinde NATO yani Washington vardı. Bunu son Brüksel patlamalarında gördük."IŞİD'in işi. İmza onlara ait" açıklamasını olaydan 50 dakika sonra Amerika yaptı. Yaklaşık 3 saat 40 dakika sonra Belçika hükümeti bunu tekrar etti.
Brüksel NATO'nun kalbiydi ve burada CIA ile çalışan çok fazla BELÇİKALI yetkili vardı... Pek çoğu Amerika'da özel eğitim almıştı.
Baskınlardan ve patlamalardan önce, yani IŞİD sahneye çıkmadan önce Washington, önünde durma ihtimali olan Rusya ve Çin'i petrol fiyatını düşürüp ekonomiyi yavaşlatarak vurdu.
Arap Baharı'nı başlatan CIA bu iki güçle doğrudan karşı karşıya gelmek istemiyordu.
Müslüman gençler üzerinden gidiyordu. Hesap Mısır'da şaştı.
Çare gerekiyordu.
Sisi bulundu.
Mursi darbeyle gitti.
Ortadoğu'yu YÜZDE 60 olarak hallettikten sonra asıl sıçrama Avrupa'ya yapılacaktı. Burada birkaç plan vardı.
Rusya ve Çin kendi kulvarlarına çekilince IŞİD'in resmi geçidini gördük.
Nasıl El Kaide dünyanın her yerinde eylem yapabiliyorsa bunlar da böyleydi.
Kerpiç evden yönetilen IŞİD durmuyordu, durdurulamıyordu. Molenbeek'teki bir mahalle Avrupa'yı titretiyordu. 550 milyonluk Avrupa o gücüyle gidip IŞİD'in merkezi RAKKA'yı vuramıyordu. Karşılık veremiyordu.
Onlar da biliyorlardı ki rakip Müslüman görünümlü bu örgüt değildi. İki dünya savaşının galiplerinin bulunduğu kıta bir kaç TERÖRİSTE yeniliyordu! Bizim de buna inanmamız isteniyordu! İnananlar var!
Devam etsinler...
Amerika bu operasyona kalkmadan önce kendi lisanıyla Moskova, Ankara ve Pekin ile konuştu. Yaptıkları plana göre kendileri büyük dilimi, biz ve Rusya küçük dilimleri alacaktı.
Çin daha da küçük bir payla ödüllendirilecekti.
Olmadı! Taraflar bunu kabul etmedi. Bunu ilk duyan İngiliz istihbaratı oldu.
MI6 yetişmiş adamlarıyla bölgeye çöktü.
Özellikle Türkiye ve Afrika'da geri adım atmayacağını duyurdu.
Almanya biraz arkadaydı.
Fransa zaten Afrika'da dayak yiyor, Paris'te cezalandırılıyordu.
Ankara kendi planını yapınca Washington hemen PYD'yi ORTAK ilan etti. Hem Ankara hem Washington planlarında geri adım atmak zorunda kaldı.
Ama duracakları yoktu! Hem de hiç! Asıl dalga henüz başlamadı bile...
Amerika, şimdi ikinci planı devreye sokuyor. Ortadoğu ile birlikte Çin ve Avrupa ülkelerinin bankalarına operasyonlar gelecek. Bu çok büyük çalışmanın sonucu olarak köklü darbeler yaşanacak.
Amerikan Merkez Bankası (FED), kendine bağlı olmayan bankaların yaşamasına izin vermeyecek.
Savaşın gerçek silahı para ile ülkeler 'KAOS'u yaşayacak.
Avrupa ülkelerinin pek çoğu, bugünlerde yaşadıkları terör korkusunu bile arayacak.
İşte bu nedenle önce hedef bölgeleri istikrarsızlaştıracaklar...
Önce korkuyu, ölümü gösterip SITMAYA razı edecekler...
Washington, Charlie Hebdo, Paris katliamı ve Ankara saldırısından sonra BAYRAKLARI YARIYA indirmiyordu!
Brüksel'de ise madalyonun diğer üzgün yüzünü gösteriyor, SAHTE BAYRAK operasyonunda bayrakları indiriyordu...
Amerika siyah enerjiyi öldürecekti. Müebbet hapis vermişti.
Ama bu enerjiyi, yani petrolü, günün birinde Avrupa'nın gelip ziyaret etmesini de istemiyordu.
Bu nedenle Avrupa dağılmalı ve içeri hapsolmalıydı.
Yapacakları buydu.
Operasyon da buydu!
Bunun hazırlığını yıllardır herkesi dinleyerek izleyerek yapmışlardı. Onlar için bilinmeyen bir şey yoktu.
Şimdi gözaltında olan Rıza Sarraf dahil...
İran'a fotoğrafta yer bulamayan Amerika, Rıza ile Tahran'ı sıkıştıracaktı... Yakında hem de!Kissenger, son sahne gelmeden önce Rusya ve Çin'e gidiyordu. Rolleri tekrar tekrar hatırlatıyordu...
Nasıl NATO operasyonu olan PARALEL ile Ankara mücadele ettiyse şimdi herkes çok kapsamlı olarak hazırlanan plana karşı dik durmak durumundaydı!
Kim yapabilirdi kestiremiyorum. Ama Türkiye ve Rusya buradan karlı çıkan taraflar olacaktı.
Adamlar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra geldikleri Avrupa'dan neden çıkmadılar sanıyorsunuz! Düşman yoktu ama NATO devamlı büyüyordu.
Bugünler için! 50 yıllık plan!
Kimseyle olmasa bile bizimle oturup anlaşmak zorundalar!
Hıristiyan Avrupa'yı dağıtırken Müslümanlar'ı ve Müslüman Türkiye'yi karşılarına alamazlar.
Almayacaklar da... Onlar rakiplerini temizleyecek. Biz rakipleri, düşmanları değiliz ki!
Muazzam bir oyunun içinden geçerken içeride yaşanacak bir sorun inanın bir 100 yıl daha kaybettirir bize... Aman ha! Önce anlayalım...
Bu oyunda en son ihtiyaç duyulan şey içerideki sancı...
Kenetlenelim ve Avrupa'nın nasıl acı çekerek dağıldığını izleyelim...
Ne diyorlardı! Amerika'nın Avrupa ile ne derdi olur canım!
Bunlardan uzak durun!
İşler ters gittiğinde hepsinin Avrupa'da bir adresi var! Biz buradayız.
Büyük olarak yolumuza devam edeceğiz.
İhtiyaçları var çünkü...
Biz bitti demeden bitmez.
Rahat olun...


Ergün Diler

Terör Adres Sormaz




Terör, dün Belçika'da ortaya çıktı. Brüksel'i havaalanı ve metro gibi 4 ayrı noktadan vuran teröristler 34 insanı öldürdü.
Belçika devleti, saldırıların ardından ülkenin tamamında güvenlik alarmı seviyesini en yüksek olan 4'e çıkardı. Asker sokaklara indi. Brüksel'e 225 ek askeri birlik gönderme kararı alındı. Uçuşlar durduruldu, metrolar kapatıldı, tren seferleri iptal edildi. Yayın yasağının ardından ülkenin sınırları da kapatıldı.
Ama yine de ülkeye büyük korku ve panik hâkim. Terörün iğrenç yüzüyle yakın zamanda pek çok kez karşılaşmış Türkiyeliler olarak, Belçikalı dostlarımızın neler hissettiğini en iyi biz anlarız.
Umarız, bu acı deneyimin ardından ülkenin yöneticileri de terörün sınır tanımayan bir küresel bela olduğunu daha iyi anlamışlardır.
Kim bilir belki, yıllardır, cinayet işleyen teröristleri sudan gerekçelerle AB adayı Türkiye'ye iade etmemelerinin ne büyük hata olduğunu tartışmaya başlarlar. Ya da tıpkı dün Brüksel'de olduğu gibi, Ankara'yı iki kez kana bulayan PKK'lı canilere başkentlerinde propaganda çadırları kurdurmanın ne büyük bir hata olduğunu konuşmayı akıl ederler.
***
SİZİN EVİNİZ YOK MU?

Ensar Vakfı'nın adını da son dönemdeki taciz iddialarıyla duydum. Biliyorsunuzdur, Vakfın eğitim kurumlarında çalışan bir gönüllü öğretmenin 10 çocuğa tacizde bulunduğu iddia ediliyor. Bu skandal üzerine kimileri dün Twitter'da tüm Türkiye'yi, hepimizi pedofili (sübyancı) ilan etti.
Bildiğiniz cephe işte. Dündar'ın Cumhuriyet'i, CHP, PKK muhipleri, Cemaatçiler vs...
Tacizle suçlanan öğretmen için iddianame hazır, 350 yılla yargılanıyor. (16.03.2016/ Cumhuriyet) Vakıf olması gerektiği gibi davaya müdahil olmuş, mağdurların yanında. Çocukların korunması için kimlikleri- isimleri üzerinde gizlilik kararı var.
Peki dertleri ne, davanın her aşamasıyla ilgili her gün pek çok haber çıktığı halde niçin "konunun üstünün örtüldüğünü" söylüyorlar? Neden 78 milyonu "tacizci" diye İngilizce hashtag'ler açarak aşağılamaya çalışıyorlar. Bunları yazan Ahmet Hakan'ı bile günlerdir trollerine linç ettiriyorlar.
Bunun iki cevabı var. Ya tacize uğrayan çocukların görüntülerini merak ediyorlar yani iğrenç porno düşkünlükleri depreşti ya da yaşadıkları ülkenin yani kendilerinin, onurlarının aşağılanmasından bizlerin anlamayacağı garip bir haz duyuyorlar, yani mazoşistler.
***
AĞA'NIN MALI GİDER...

İşadamı Reza Zarrab cumartesi günü Miami'de tutuklanmış. E tabii ABD haklı, ben de olsam ambargomu delip ticaret yapanı affetmezdim.
Hadi Cemaatçileri anladık. Onlar, anavatanları ABD olduğu için Zarrab'ın tutuklanmasına "ülkelerinin menfaatine diye" seviniyorlar. Beni asıl şaşırtan, ABD yasaları ihlal edilince hoplayan bizdeki pabucumun antiemperyalistlerinin mutluluğu. Bir de ABD'nin âli çıkarlarına hizmet etmeyen ticaretin suç sayan "liberaller."
Baksanıza dün hep beraber Twitter'da Zarrap'ın tutuklanmasını kutluyorlardı.
Sorsanız Zarrab'ın neyle suçlandığını, ABD ambargosunu falan bilmezler ya, o da ayrı konu. Ama kararlılar, bekliyorlar ki, Türkiye'de üç üniversite öğrencisi dışında destek bulmadıkları devrimlerini ateşini ABD'li savcılar yaksın.


Melih Altınok

Brüksel’i kim vurdu? Türkiye için dikkat!


Başkent başkent, şehir şehir dolaşan terör bu sefer Brüksel'i vurdu. Paris'i vurduğunda hep birlikte karşı durduğumuz,İstanbul'u ve Ankara'yı vurduğunda herkesin suskunluğa gömüldüğü, Amerika'dan Almanya'ya herkesin yeni saldırı olacak diye alarma geçtiği terör dalgası bu sefer Belçika'da patladı.

İlk soru, “Belçika'yı kim vurdu” sorusudur? İkinci soru, “neden vurdu” sorusudur. Her gün ısrarla sorduğumuz, yakındığımız, yüksel sesle dile getirdiğimiz sorular da var? Bunların içinde hiç değişmeyen soru, “terör ihalelerini kim dağıtıyor” sorusudur.

Artık dar anlamda terör analizlerinin anlamı kalmadı. İntihar saldırısı yapan kişinin profili, hangi sosyolojik çevreden geldiği, bombayı nasıl naklettiği, güvenliği nasıl aştığı gibi konular sadece kriminalistik analizlerdir. Elbette buralardan gidilecek doğru adresler vardır. Ama artık bu yöntem yeterli değil, hatta çoğu zaman bizi körleştiren bir yol haline gelmiştir.

Tamam, saldırıyı IŞİD yaptı da, patron kim?

El Kaide adı altında yapılan terör saldırılarının hiçbiri gerçek anlamdaaydınlatılamamıştır. Onun yerine ikame edilen IŞİD adı altında yapılan saldırılarda izlediğimiz yol sadece saldırıyı yapana veya IŞİD'e kadar ulaşabilmiştir.

Talimatı kim verir, hedefi kim belirler, hedef belirlenirken hangi siyasi amaç güdülür, bu saldırılar ve örgütler üzerinden ne tür stratejik hesaplar yapılır, bulunamaz. Ya da bilinir ama herkes orada susup kalır.

Terörün patronları bilinir ama onlara kimse bir şey diyemez. Çünkü ihaleyi onlar dağıtır, parayı onlar sağlar, coğrafyamızdaki paylaşım savaşlarını bu örgütler üzerinden onlar yapar. Bazen de kendiaralarında kapışırlar. Siz o saldırıları IŞİD saldırıları olarak okursunuz. Daha önce El Kaide saldırıları olarak okuduğunuz gibi.

PKK ve DHKP-C'nin patronu sizlersiniz

Türkiye'ye karşı örgütleri finanse edenlere, sahaya sürenlere, onları formatlayıp ülkemizin başına bela edenlere, bununla da yetinmeyip bu örgütler üzerinden Türkiye'ye açık savaş yürütenlere bakın. Büyük çoğunluğunun Batılı ülkeler olduğunu göreceksiniz.

PKK kendi ülkelerinde üslenir, örgütlenir, savaş pozisyonu alır, finanse edilir, istihbarat desteği verilir ve Türkiye'ye saldırtılır.Belçika, Almanya, Fransa, Kuzey Avrupa ülkeleri PKK'ya kanat gerer.

ABD, PKK'ya silah sağlar, onlar da kendi şehirlerinde üs verir, hareket alanı açar? Bunu neden yapar, Türkiye'nin yıllardır bütün şikayetlerini neden geri çevirir? Cinayet işleyenleri bile Türkiye'ye karşı neden korur?

DHKP-C de öyle. Alman, Belçika ve Avusturya istihbaratlarıtarafından yönetilen bir örgüttür. Her alanda kontrolleri altındadır. Türkiye'deki bütün faaliyetlerinden haberleri vardır. Hiçbirini iadeetmezler, bu konuda olağanüstü bir hassasiyet gösterirler. Gezi olayları sırasında bütün bu hücreleri Türkiye'ye karşı kullanmışlardır.

IŞİD'i siz formatlamadınız mı?

Bunlar bilinmeyen gerçekler değil. Ama terörden canı yanan bir ülke olarak artık apaçık konuşacağız. Ülkemizin topyekün saldırı altında olduğu bir dönemde, bıçak kemiğe dayanmışken bunları söylemek boynumuzun borcudur. Terör Paris'i vururken, Brüksel'i vururken acı duymakla yetinmeyecek, bu örtülü operasyonlara da dikkat çekeceğiz.

Türkiye-Avrupa Birliği zirvesi yapılırken hemen yanıbaşına PKK çadırı kuruyorsanız, bundan hiç rahatsız olmuyorsanız, terörle aynı yatağa giriyorsanız, yarın o “maşa” kendi ellerinizi de yakacaktır.

IŞİD'in en büyük lojistiği Avrupa'dırİngiltere'den akın akın Suriye'ye gelenlere yolu kim açtı? Havaalanlarından rahatça geçip gidenlere kim yol gösterdi? Belçika'dan neden bu kadar IŞİD'ci geliyor? Fransa neden bu konuda önlem almıyor? Türkiye'den gönderilenler neden serbest bırakılıyor?

IŞİD'i kim formatladı? Kim IŞİD üzerinden bir “İslam imajı”çalışması yapıyor? Kim bu tür örgütleri oluşturup“istikrarsızlaştırılacak bölgeler”e yönlendiriyor?

Hedef Türkiye-AB anlaşması olmasın!

Bence Mısır'da demokratik devrimi kim sabote ettiyse onlar? Coğrafyamızda istikrarı kim hedef alıyorsa onlarGeziisyanlarını kim planladıysa onlar, 17 Aralık darbe sürecini kim tetiklediyse onlar, PKK üzerinden Türkiye'de bir tür iç savaşçıkarmayı kim kurguladıysa onlar. Türkiye'deki bütün örgütleri tek çatı altında kim birleştirdiyse onlar. Suriye'de meşru muhalefeti tasfiye edip “terör İslam”ı projesini kim uyguluyorsa onlar!

Brüksel saldırısı özelinde başka sorular da sorulabilir. Acaba bu saldırıTürkiye-AB arasındaki son mutabakatı mı hedef alıyor?Avrupa genelinde yeni bir yabancı düşmanlığını tetiklemek içinmi yaptırıldı? Arap/Müslüman mültecilere Avrupa kapılarının kapatılmasına yönelik bir örtülü operasyon mu? Türkiye-AB anlaşmasını boşa çıkarmak için bu mutabakattan rahatsız olanlar mı yaptı bu işi?

Türkiye'yi kör etme düşüncesi

Biliyoruz ki, terör bir ihaledir. Bu çevrelerin hiç ummadığınız örgütlere böyle ihaleler verme imkanları ve bağlantıları vardır. Türkiye'deki terör saldırılarında PKK ile IŞİD arasındaki geçişgenlik, görev paylaşımı ihaleyi verenlerin aynı olmasından kaynaklanıyor.

IŞİD adı altında yapılan saldırıların arkasında PKK'ya/PYD'ye alan açma düşüncesi öne çıktığı gibi, Türkiye'yi IŞİD'le savaşmaya yönlendirip PKK-PYD konusunda kör etme düşüncesi de fark ediliyor. Bütün bunlar, ihale dağıtanların aynı merkezler olduğunun göstergesidir.

Şimdi yine terör nutukları atılacak. Kınamalar, dayanışmalarolacak. Gerçi hiçbiri Paris'te gösterilen dayanışma gibi, Türkiye'nin yanında yer almadı ama olsun. Brüksel saldırısının arkasında hangi güçlerin terör üzerinden hesaplaşması var, şimdilik bir kenara bırakalım. Terörü kınayalım, acıyı paylaşalım. Sadece, bundan sonra, hiç umudum yok ama, belki terör meselesinde biraz dürüstdavranmalarını dileyelim.

Yeni bir kirli plan devreye alınabilir

Kendi ülkemize bakalım. Acının en büyüğünü biz yaşıyoruz. PKK ile, IŞİD ile, DHKP-C ile, Paralel örgüt ile ve diğer irili ufaklı bütün örgütler ile Türkiye'ye saldıranların gelecek günlerde önümüze ne koyacağını anlamaya çalışalım. Artık vekalet savaşı Türkiye'ye karşı, bu ülkenin bütünlüğüne karşı yapılıyor.Cumhurbaşkanı'nın Seferberlik Çağrısı, Başbakan'ın dünkü “dimdik ayakta duracağız” sözü, derin bir mücadelenin işaretlerini veriyor. Açık bir saldırı altındayız.

Önümüzdeki günlerde yeni ve çok kirli operasyonla mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Çirkin bir müdahale servise sunulabilir. Sadece terör örgütleri değil, içerideki uyuyan hücreler, fonlanan kişi ve çevreler de harekete geçirilebilir. Suriye'den, Avrupa'dan, Amerika'dan ve içerideki unsurlar üzerindenyeni bir proje başlatacaklarına dair ciddi şüphelerimiz var.

Bu yüzden “acımasız” direniş için safları birleştirin, öfkenizi diri tutun. Fert fert, ev ev, mahalle mahalle direnci güçlendirin. Bu çokuluslu saldırıya karşı kimsenin zihninizi bulandırmasına asla izin vermeyin!


İbrahim Karagül