İdil-Nusaybin


Gelin bugün bölgeden yazalım. Çok konuşulan, dünyanın ayağa kalktığı bölgeden... Cizre'den… Bir bina, içindeki yaralılar, gelemeyen ambulans, devletin şiddeti (!), keskin nişancılar, atılan bombalar, fotosellibombalı tuzaklar, evlerin arasındaki geçişler… Daha neler neler… Ama öncelikle bilmemiz gerekenler var! Herkes konuşuyor! Doğruyu söyleyen çok az!
Kobani olayları patladıktan sonra Amerika PYD'ye, yani Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler'e, silah yağdırdı.
DAEŞ'le mücadele adı altında bu yardımı havadan ve karadan aralıksız yaptı. Silah geldiği an, o silahın kullanılması ve hakimiyeti söz konusu olurdu! İşte YABANCILAR burada devreye girdi. Yıkılan KOBANİ ve diğer KANTONLARDA, yani harabeye dönen şehirlerin içinde, başta MOSSAD olmak üzere yabancı istihbarat örgütleri her türlü eğitimi verdi. Mıknatıslı bomba oyunlarından şehir içi savaş eğitimine kadar… Buralarda eğitim alan teröristler şimdi Sur'da, Cizre'de, Silopi'de ve yakında da NUSAYBİN ile İDİL 'de askerin polisin karşısına çıkacaktı… Amerika tarafından PYD'ye verilen silahların özel eğitimleri bu kırsal alanlarda yapıldı. Özel kamplar kuruldu. Kasım 2011'den itiraberen 220 kişilik bir PKK'lı grubu Kobani'ye indi. Bu sayı arttı ve bölgeye dağıldılar sonra… Gelen silahlar PKK'nın daha önce kullandıklarından farklıydı. Sıkı bir eğitim verildi. PYD'den gelen silahların yanında başka yerlerden de silah akıyordu. Rus istihbaratı el altından ASYA'daki bazı ülkelerin etiketleriyle silah yolluyordu. Eğitim veren Rus sayısı da hiç az değildi.SNİPER'lar çok konuşuluyor ama asıl önemlisi arkada eğitim ve akıl veren yabancılardı. Şehir savaşını bunlar örgütlediği gibi nerede, nasıl savunma yapılacağını da bu yabancılar anlatıyordu. Bölgedeki herşey PUSU'ydu! Ölen bir PKK'lı da, bir ev de, bir sokak da, bir işyeri de, hatta bir çocuk da… Temmuz 2013'ten sonra Kandil aşağıya bol bol terörist yolladı. Bunlar bazen PYD'nin safında, bazen de şehirlerde PKK kılığındaydı.
Aslında hepsi aynı kafanın ürünüydü. Ama PYD'de olunca üniforman vardı! Kobani ve diğer kantonlarda EĞİTİM MERKEZLERİ kurulduğu zaman Sur, Silopi, Cizre kararlaştırılmıştı. Nusaybin ve İdil daha sonraki adımlar olacaktı!
Cizre'ye gelelim… "Yaralılar verilmiyor", "İçeride Rus general bulunuyor", "Yabancılar olduğu için ambulanslara izin yok", "Akıl hocaları orada, bu nedenle geçit vermiyorlar", "Asıl komutan yaralı olduğu için sağlık görevlilerinin gelmesi istenmiyor!" gibi onlarca iddia ortaya atıldı. Cizre daha önceden programı yapılan bir noktaydı. Tasarlanan, bilerek gidilen bir yerdi!
Cizre'nin bilmediğimiz bir yanı vardı! 1990'lı yıllarda buradaki evler içten birbirlerine bağlanmıştı. Tek bir ev bulmak hiç kolay değildi. Birbirine açılan avlular, kapılar balkonlar vardı!
Burada iki mahalle öne çıkıyordu! Cudi ve Nur! Belki bu iki mahalle İstanbul'daki YILDIZ SEMTİ kadardı! Ama nüfus yoğundu! 60 bin kişi yaşıyordu!
Kontrolü kolay değildi. Siviller bölgeyi terk etse de arkadaki köylerden anında SİVİLgetirilip şehre sokuluyordu!
Özellikle bu iki mahalle de çeşitli noktalarda YABANCILARIN VERDİĞİ AKILLA ÜÇER-DÖRDER kişilik timler bulunuyordu! Bu timler hem savunma hem de haberleşme anlamında birbirlerine bağlıydı. Kesin emir vardı! "Kimse yerinden çıkmayacak, kımıldamayacak" diye… Asker-polis operasyonları artırınca CİZRE'deki değişik noktalardakiTİM'ler baskıyla dağılmaya başladı.
Güvenlik güçleri kararlılığını gösterince bu TİM'ler şehir merkezine doğru çekilmeye başladı. Kayıp vererek geriliyorlardı. Bu, teröristlere verilen kesin emrin dışında bir gelişmeydi. Kayıp yaşandıkça merkeze çekilme arttı! Gele gele dünyaya duyurulmaya çalışılan o bölgeye gelindi. Tek bir eve yani!
Ama bölgeye yerleştirilen terörist unsurların hepsi o evdeydi! Bu nedenle imzalar, duyurular peş peşe geliyordu.
Evde ne yabancı, ne de general vardı! Özel eğitimli yabancılardan ders almış teröristlerden başka kimse bulunmuyordu! Devlet bunu biliyor, ancak birileri ısrarla bunu görmezden geliyordu!
Dağdakileri şehre indiren de, eğitim veren de, silahla tanıştıran da yabancılardı! Aslında bütün bunlar yani Rusya'nın, Amerika'nın, İsrail'in arka planda yapmaya çalıştığı şeyTÜRKİYE'nin bölge politikalarını değiştirmekti. PKK ya da PYD bu iş için vardı! Bölgenin son şeklini almasında Ankara'nın bulunması gereken yeri bize TERÖR ve TERÖRİSTüzerinden gösteriyorlardı!
Gördünüz Başkan Obama'nın temsilcisi Kobani'de ortaya çıktı!
Temsilci Brett McGurk… 1973 Pensilvanya doğumlu… Connecticut Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden üstün başarı ile mezun oldu… Adalet Bakanlığı'nın en önemli makamlarında görev yaptı.
2004 yılında Başkan Bush'un isteği ile Beyaz Saray emrinde çalışmaya başladı… Bağdat'a gönderildi. 2 yıl içinde çok iyi derecede Kürtçe ve Arapça konuşmaya başladı. 2005 yılında Milli Güvenlik Konseyi Irak Direktörü oldu.
2006 yılında Irak Meclisi'nde alınan birçok kararda etkisi oldu. Irak'taki başarılarında dolayı ABD tarafından Seçkin Onur Ödülü ve Üstün Onur Ödülü ile Üstün Hizmet Ödülü'ne layık görüldü.
2012 yılında ABD'nın Bağdat Büyükelçisi olacaktı. Ancak o günlerde kişisel e-mailler'i medyaya sızdırıldı! Belli ki birileri ona operasyon yapıyordu!
ABD'nin en güçlü gazetelerinden Wall Street Journal'ın Irak muhabiri Gina Chon ile seks içerikli mailleri ortaya çıktı.
Brett McGurk'un Wall Street Journal'da yayınlanan birçok devlet sırrını verdiği kesinleşti.
McGurk, Obama'dan özür diledi.
Gina Chon ve Brett McGurk, skandalın patlamasından sonra eşlerinden boşanma kararı aldı.
Ardından da 2012 yılında yani yazışmaların ortaya çıkmasından sadece 5 ay sonra evlendiler.
Bu evlilik, Brett McGurk'un siyasi kariyerini kurtardı. Yine Beyaz Saray'da çalışmaya devam etti. İşte bu kapsamda KOBANİ 'ye geldi. Daha önce DAĞ'da olduğu Türk istihbaratı tarafından ortaya konulan PKK'lı teröristlerle yanyana durdu! Ödül verdi, plaket aldı.
McGurk, PKK'lılardan yani PYD'lilerden ödül alırken eski AK PARTİLİLER de konuşmaya başladı!
MHP'de Devlet Bey rahatsızlanıyor, CHP'de ise Selin Sayek Böke Hanım hazırlanıyordu! Ama malum yapının gazabına uğrayan, bedel ödeyen Mustafa Balbay işsiz bırakılıyordu!
Birilerinin anlamak istemediği TABLO buydu! DIŞARISI yani yabancılar hem içimizdeydi hem etrafımızda! PKK'ya da, PYD'ye de, Cumhuriyet'e de rolü verenler belliydi!
Ama faturayı ödeyenler bizim çocuklarımızdı! Toprağa düşenler onlardı!
Gelin akıllarımızı birleştirelim.
Herkesin TÜRKİYE'ye ihtiyacı var!
Oyuna gelmezsek kazanan biz oluruz.
Şayet gelirsek, zaman da kaybetsek sonuçta biz güleriz! Ama geride gözü yaşlı analar bırakarak….
Bakın belki fark etmiyorsunuz ama HEDEF TÜRKİYE OLUNCA İngiliz yerini Amerikalı'ya, o da Rus'a, Rus da İsrailli'ye bırakabiliyor! Çünkü ayağından çekilen biziz! Büyük olduğumuz için Dağ'dan, Kobani'den geliyorlar!
İstedikleri yola girmemiz için!
Düşünün! İçerideki kavga sürdükçe kim kazanıyor?
Biz mi?
Cevap!


Ergün Diler

Yorum Gönder