İntikam yemeği
in
aselsan,
erdoğan,
rusya,
suriye
- on 00:06:00
- No comments
Günlük hayatına devam eden bizim gibi sıradan insanlar DEVLETİN nelerle ve kimlerle, nerede, ne şekilde mücadele ettiğini bilmez.
Hiç bilmediğimiz coğrafyalarda, hiç bilmediğimiz isimsiz kahramanlar can verir.
Cenaze namazlarından bile haberimiz olmaz. Ama "Bayrak düşmesin, ezan susmasın" diye giderler haritada yerini bulamayacağımız yerlere...
Çoğunun eşi ve çocukları bilmez babalarının ne iş yaptığını. Anne ve babaları da... Bir de eline silah almadan vatana hizmet edenler vardır. Belki büyük kahramanlık yaparlar ama silah sesi duymayız.
Hatırlayın ASELSAN cinayetlerini, pırıl pırıl beyinler bir bir gitti.
İntihar denildi. Peş peşe mühendisler ölüyor ama bir sonuca gidilmiyordu. Muhtemelen varılan yerde karşımıza bir başka DEVLET çıkıyordu. O andan itibaren karşıdaki devletin anladığı dilden konuşuluyordu.
Tabii biz bunu görmüyorduk.
Nasıl bizim gençlerimiz "intihar ederek!" ölüyorsa onların da adamları ya kaza geçiriyordu ya da kalp kriziyle gidiyordu.
Bazen de kendi silahıyla kendilerini vuruyorlardı. Yabancıydı bunlar. Ölenler yani! Ama gazetelerde TEK SÜTÜN bile yer bulamazdı.
Bilinmezdi çünkü. ASELSAN'da görev yapan yanılmıyorsam 6 mühendis öldü! Evrim Yançeken, Hüseyin Başbilen ve Halim Ünsem Ünal... Bunlar hatırlayabildiğim daha doğrusu aklımdan hiç çıkmayan 3 isim.
Bunlar gibi garip bir olay daha vardı!
Tarih: 5 Haziran 2012... Salı...
Mehmet Mert, 8 aylık evliydi.
28 yaşındaydı. Çalışkan olduğu bilinen Mehmet o gün işe gitmek istemedi. Rahatsızdı.Dinlenerek kendini toparlamak istedi. Eşini yolcu etti.
Yatağında uzanarak ertesi gün tüm hızıyla şirketin kapısından içeri girmeyi hayal ediyordu. Sarıyer'de oturuyordu. Yeni bir dünya kurduğu evinde mutluydu. Maden Mahallesi, Emlak Konutları Sitesi A-11, Daire 9'daki hayatı ona yetiyordu! Ancak işler istediği gibi gitmeyecekti. Mehmet'in evde yalnız kaldığını bilen biri ya da birileri daha vardı. Kapı çalındı ya da gizlice girildi.
Bilmiyoruz. Ama içeri girenler eşini az önce yolcu eden Mehmet'e kıydılar... Ne bir gören ne de duyan vardı. Olacak iş değildi.
Mehmet'ten haber alamayan ailesi birkaç saat sonra telefonla aramaya başladı. Cevapsız aramalardan sonra ailenin ileri gelenleri kapıya dayandı.
Ama yine cevap yoktu. Kuşku giderek büyüdü.
Tek çare kalmıştı. Kapı kırıldı ve girildi. Mehmet cansız yatıyordu.
Boğazı kesilmişti. ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen gibi... Ortalık ayağa kalktı...
Mehmet'te darp yoktu.
Üstelik evden hiçbir şey de alınmamıştı.
Yatağın altında ciddi miktarda ALTIN vardı ama gelenler ellerini sürmemişti. Belli ki olay hırsızlık değildi. Erdoğan, devreye girdi. Adalet Bakanlığı konunun hassas olduğunu bildirdi. Otopsiye Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce de bizzat katıldı.
Ama sonuç alınamadı. FAİLİ MEÇHULDÜ! Mehmet Mert Bayraktar, Özdemir Bayraktar'ın kardeşinin çocuğuydu. Özdemir Bey'in şirketinde çalışıyordu.
Özdemir Bayraktar'a ait BAYKAR Grubu, ilk Türk İnsansız Hava Aracını yaptı. TSK'dan 400 adet sipariş aldı. Cinayetten bir yıl önce de TSK, aynı grubun geliştirdiği "Çaldıran" tipi daha büyük insansız hava aracı siparişi verdi.
Sonra işler daha da geliştirildi. Ancak artık Mehmet yoktu! Yatağında öldürülen Mehmet'in evi polis tarafından tam 8 ay boyunca arandı.
Didik didik edildi.
Eşi eve sokulmadı.
Kayınvalidesinde kaldı.
Büyük bir titizlikle incelemeler 8 ayda sürse de evde KATİL ya da KATİLLERE ilişkin bir şey bulunamadı!
Mehmet'i de ASELSAN'daki mühendisleri öldürenler mi ortadan kaldırmıştı? Birileri aileye uyarı mı vermek istiyordu? Ya da çalışmalarını durdurmaları mı söyleniyordu?BİLMİYORUM...
Mehmet için DEVLETİN attığı bir adım var mıydı, onu da bilmiyorum. Duymadım. Eğer bir iz bulundu ve gereği yapıldıysa bunu da bilmiyorum...
Ama son dönemde BAZI YABANCI isimlerin önemli makamlarda oturduğu halde KALP KRİZİNDEN öldüğünü okuyorsunuz!
Sapasağlam adamlar ne hikmetse KALPTEN gidiyordu!
Acaba buradan giden isimsiz kahramanlar bir kuytuda gereğini mi yapıyordu!
Mesela TÜRK DEVLETİNE gönülden bağlı olan bir KAHRAMAN şu an LİBYA'da ortalığı tozu dumana katmış durumda!
Amerika ne yapacağını bilemez halde! DÜŞÜNÜN... Bir dostum "Sessiz kalsak da bu unuttuğumuz anlamına gelmez!" derdi! Peş peşe giden yabancıları görünce işareti alıyorum... Gazetelerde olmadığı için sizler de fark edemiyorsunuz.
Ama birileri işini iyi yapıyor!
Özellikle KİMLİĞİNİ SİLEN, yeni baştan doğan O... Tam bir felaket!
Kasırga gibi...
Suriye'de de varlar!
İyi ki de varlar!
Varolsunlar! SURİYE... RUSYA.... Putin'in ani bir kararla Suriye'den çekileceğini söylemesi şaşkınlık meydana getirdi.
Uçağı düşürülmüş bir Rusya neden çıkıp gidiyordu?
Neyi amaçlıyordu? Neden pes etmişti? Rusya çekilse de oradaki operasyon kabiliyetini koruyordu.
Askeri üsler ile denizdeki gücü hala oradaydı. Ancak RUS İSTİHBARATI aldığı bir bilgi üzerine büyük bir savaşın fitilini ateşlemekten çekindi.
DAEŞ'e son dönemde muazzam silahlar gönderildi. Vurucu gücü hiç olmadık bir seviyeye ulaştı. Kim ne yaptı bilmiyorum ama Suriye'nin içindeki bu kıvılcımın dünyayı saracağını Putin gördü. Gerçekten ürktü. "Ben yokum şimdilik!" diyerek bir adım geri çekildi.
Ayrıca "Girdiğim yerden az zayiatla çıkmasını bilirim. Ve barışın önündeki engel ben değilim" mesajlarını da verdi!
Ayrıca fazla kayıp vermeden "KALICI OLARAK KİMSE BENDEN DAHA BÜYÜK BİR İŞGAL GÜCÜ OLAMAZ" dedi... TAMAM! Ama Suriye'de birilerinden korktu!
Bu da gerçek...
Nereye çekildiğini bilemedi.
Uzağı göremediği için de hasar almak istemedi...
Oyun yeni başlıyor.
Biten bir şey yok!
Bekleyelim bakalım...
Ergün Diler
Yorum Gönder