Üniversite gençliğini, terör örgütlerinin kıskacından kurtarmak, ailelerin, üniversite yönetimlerinin ve sorumlu sosyal girişimlerin önceliği olmalı. Ne yazık ki, son Ankara saldırısının bir ‘üniversite öğrencisi’ tarafından gerçekleştirildiği ilan edildi. Ailesi, 2013 yılında üniversiteye gönderdikleri kızlarından bir daha haber alamadıklarını söylüyor. Keza her gün onlarca öğrencinin, terör örgütlerinin ve uzantılarının ağına düştüğü biliniyor.
Onlarca masum kişinin ölümüne yol açan böylesine hain bir saldırıyı yapana insan demek mümkün değilken, üniversite öğrencisi diyerek, ilim yuvalarının itibarını düşürmemek lazım elbette. Fakat üzücü bir gerçek var; ailelerin binbir zahmetle bilmedikleri şehirlere gönderdikleri evlatlarının, üniversitelerde tezgâh kuran mihrakların ağlarına düşüyor olmaları…
Biz inanıyoruz ki, ‘her insan günahsız doğar’. Zaman içinde çevresi onu farklı mecralara kaydırır. Masum gençlerin, ilim için geldikleri yerlerde insanlıktan nasıl bu kadar uzaklaştıklarının hesabını toplum olarak hepimiz vermek durumundayız. Gençliği ‘demokratik mücadele’ adı altında şiddete sevk eden her türlü zararlı unsuru afişe etmek, gençleri PKK, IŞID gibi terör örgütlerinin ve bağlantılarının sosyal sermayesi olmaktan kurtarmak zorundayız.
Gençlerin, hayatlarının en verimli döneminde, ilim öğrenmek, meslek edinmek yanında sosyal organizasyonlarda yer alarak, tecrübe kazanmak gibi amaçlar edinmesi elbette çok önemli. Zira sivil toplum önemli bir sosyal tecrübe alanı. STK’lar, teorik bilginin eyleme dönüştüğü, sosyal muhitlerin oluştuğu yerler… Fakat doğru adresleri bulmak önemli. Dünyada ve Türkiye’de olup bitenleri doğru bir perspektiften yorumlayacak, gençleri öz değerleriyle barışık ama aynı zamanda küresel bir vizyona davet edecek sosyal oluşumlar, gençler için adres olmalı.
Yurtdışı tecrübesi, son yıllarda gençler için gözde bir hedef. Artık imkânlar da arttı. Eskiden olduğu gibi belli sosyo-kültürel sınıfların işi olmaktan çıktı, yurtdışına öğrenci göndermek. Fakat yurtdışına giderken de, doğru adreslerin rehberliği gerekiyor.
Balzac’ın ifadesiyle ‘uluslarüstü olmak istiyorsan, önce kendi ulusundan söz et’ ilkesi gereği, genç yaşta yurtdışına giden öğrencilerin, önce milli bir bilinçle kuşanması, sağlam bir fikri altyapıyla donanması gerekiyor ki, özgüvenli bir uluslar üstü perspektif kazanabilsinler. Aksi halde, küresel alanda yüz yüze gelecekleri karşı taarruzlara dair bir direnç noktası oluşturulamaz. Bu anlamda gençlerin, demokratik, şeffaf, ülke menfaatlerini önceleyen kişi ve kurumların rehberliğinde yola çıkmaları hayati önem taşıyor. Şiddet, hainlik ve hukuk dışı talep içermeyen, çoğulcu, şeffaf oluşumlar her zaman güvenli limanlar… Bu vesileyle, Ankara’daki terör saldırısında hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza rahmet diliyor, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Ancak birlik ve beraberlik şuuruyla üstesinden gelebileceğimiz teröre karşı direnmek durumundayız. Gençleri yoldan çıkararak geleceği yok etmeye çalışanlara geçit veremeyiz. Allah Türkiye’yi korusun!
H. HÜMEYRA ŞAHİNUniversity of London, The School of Oriental and African Studieshttp://akademikperspektif.com/2016/03/22/gencleri-terore-teslim-etmemek/
Yorum Gönder