Ankara'ya "Suriye'den uzak dur" mesajı - ANALİZ

Türkiye 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Ancak Temmuz 2015'ten bu yana terör saldırılarında ciddi artış var. Saldırıların dikkat çekici yanı ise, farklı terör örgütleri tarafından yapılması… Nasıl oluyor da birbirlerine düşman gibi görünen terör örgütlerinin ortak hedefi Türkiye oluyor? Terörle mücadele ettiğini ileri süren küresel güç odaklarıyla terör örgütleri arasında nasıl bir ilişki var? Türkiye hangi çarklara çomak soktu? İşte bu soruların cevapları.
20 Temmuz 2015'te Suruç'ta,
10 Ekim 2015'te Ankara'da,
12 Ocak 2016'da İstanbul Sultanahmet'te,
14 Ocak'ta Diyarbakır Çınar'da ve
17 Şubat 2016'da Ankara'da terör saldırıları gerçekleşti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Türkiye'nin güneyinde Suriye'de, Irak'ta bölgede ve Yunanistan'daki istikrarsızlıklar Türkiye'ye yansıyor. Hele hele Suriye'de birçok terör örgütünün faaliyette bulunuyor olması, ittifaklar yapması Türkiye'nin hedef olduğu terör örgütlerinde başkalaşım oldu" demişti.

İşte bu sözleri doğrularcasına yerine göre DAEŞ, duruma göre PKK ve YPG harekete geçiyor. Türkiye, Temmuz 2015'ten bu yana terör saldırılarının hedefinde. Bu saldırılarda yüzlerce vatan evladı can verdi, bir o kadarı da yaralandı. Peki, Türkiye neden hedefte? Tüm örgütler aynı anda nasıl harekete geçti? 
Suriye ve Irak ile birlikte Türkiye'nin yakın çevresindeki siyasi istikrarsızlıklar, PKK, PYD ve DAEŞ gibi acımasız terör örgütlerine alan açtı. 

Ülkelerin paravan güç olarak kullandığı illegal yapılara silah desteği vermesi de terör örgütlerinin aradığı fırsat oldu. 

Kamuoyu önünde terörle mücadele yürüttüklerini savunan devletlerin gerçekte terör örgütlerine destek vermelerinin birçok nedeni var. 

Bir bölgenin istikrarını bozmak, bir başka devlete mesaj vermek artık terör örgütleri devreye sokularak yapılıyor. 

Terör örgütleri kullanıldığı için de hem düşman ülkeyle karşı karşıya gelinmiyor hem de askeri ve mali açıdan daha az kayıpla hedefe ulaşılabiliyor. Yani ateşi kendileri değil maşalarına tutturuyorlar. 

Türkiye'nin, Suriye konusunda bağımsız ve dik duruş sergilemesi birçok ülkenin işine gelmiyor. Bu yüzden Ankara'ya mesaj terör belasıyla veriliyor. 

Irak, Suriye, Mısır, Libya ve bölgede istikrarı bozulan çok sayıda devlet var. İstikrarsızlıklar, yüzyıl önce kurulan Sykes-Picot düzeni yerine yeni bir düzenin hayata geçirilmesi için kullanılıyor. 

DAEŞ, PYD ve PKK gibi eli kanlı terör örgütleri yüzyıllık düzenin değiştirilmesi amacıyla vekalet savaşlarında taşeron olarak kullanılıyor. 

Bölge ülkelerini merkeze alan bir düzenin savunucu olan Türkiye ise terörün ortak hedefi.. 

Peki, Türkiye'nin bu dik duruşundan kim neden rahatsız? Bölge ülkesi olmasına rağmen İran, Türkiye'nin yürüttüğü çözüm süreci ve Esad karşıtı dış politikadan en çok rahatsız olan ülke konumunda. 

Suriye rejimini korumak ve Ankara'nın bölgesel etkisini kırmak amacıyla Türkiye'yi doğrudan hedef almak yerine PKK, PYD ve YPG'yi destekliyor.

Türkiye'ye karşı terör üzerinden vekalet savaşı veren bir diğer ülke ise Rusya... Hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi sonrası Moskova'nın düşmanca tutumu her geçen gün arttı ama asıl sorun uçak değil Suriye… 

Çünkü Rusya müttefiki olan Esad rejimini Suriye'de tutmak istiyor. Esad'ı kullanarak Akdeniz'e inen Rusya, Suriye'de adı konulmamış bir işgal süreci yürütüyor. 

Baas rejimini kendi çıkarı için kullanan Moskova, sivil asker gözetmeden önüne çıkan herkesi yok ederken kirli amacına ulaşmak için hem Esad'a hem de terör örgütü DAEŞ, PKK ve PYD'ye her tür desteği veriyor. 
ANKARA'YA "UZAK DUR" MESAJI

Peki, Ortadoğu'daki en büyük aktör ABD, müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye'nin yanında mı?

Bir yandan terörle mücadelede Ankara'nın yanında olduğunu söyleyen Washington, diğer yandan PYD'yi açıktan destekliyor. 

Yan yana gelmesi mümkün görünmeyen ABD-Rusya ve İran'ın terör örgütü PYD konusunda birlikte hareket etmesi, Türkiye'ye zarar veren adımlar atmaları Ankara'ya "Suriye'den uzak dur" mesajı olarak yorumlanıyor. 

Devletlerin terör örgütleriyle ilişkileri, kanlı örgütler arasında artan geçişkenlik ve bütün bu tehditlerin hedefinde bir ülke olarak Türkiye... 

Ankara sürdürdüğü bağımsız ve ilkeli Suriye politikasıyla başta Rusya, İran ve ABD olmak üzere küresel güç odaklarının çıkarları için açık tehdit. 

Türkiye'nin politikalarının geçerlilik kazanmasıyla önce bölge ülkeleri kazanacak. Aksi durumda ise bölge bir asır daha küresel güçlerin hegemonyasında kalacak. 

Bir Tuhaf Ziyaret!..



Kamuoyumuz Joe Biden’in ziyaretini anlamış değil.Herhalde Arasta’dan havlu almak için gelmedi.”Sebeb-i ziyaretleri” neydi?
Aynı dünya görüşündeki medya mensuplarını kabul etmesi, özünü kaybetmiş akademisyenlere verdiği destek ve YPG’yi terör örgütü saymayışıyla ciddi bir rahatsızlığa imza attı. Bunlar “çam devirme” patavatsızlığı değil, şuurla yapılmış hareketler.
Zaten Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla görüşmelerinde de bu fikirlerinde ne kadar yanıldığı kendisine anlatılmaya çalışıldı. Halbuki 11 Eylül saldırılarına “devlet işidir” diyen Amerikalı akademisyenlere Amerika hükümeti, “fikir hürriyetidir” dememişti. Onlar takibat gördüler. Bizde yaşanansa aynı Amerika’nın devlet başkan yardımcısı tarafından arkalanmakta. Bu uygulamanın hatırlatılması da sn Davutoğlu’nun “el Kaide sizin sınırlarınızdan girip hendek kazsaydı ne yapardınız?” Sorusu da yerindedir.
Hakikaten bu ziyarette bir anlaşılmazlık, bir tuhaflık var:
Başkan Barack Obama, yardımcısı ziyaret için yola çıkmadan az evvel Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak güneydoğuda verdiğimiz şehitler için taziyede bulunmuştu. Joe Biden, bundan sonra uçağa bindi. Fakat daha seyahatinin başında Türkiye’yi rahatsız eden sözler sarf etti.
Bunu yapan acemi bir politikacı değildir. Sn Biden, 1973’ten beri Delawere senatörüdür. 2008’de DP’den başkan aday adayı, 2009’da başkan yardımcısı oldu. Diğer yandan eşini ve oğlunu kaybetmiş bir aile reisidir. Liberal hatta belki, aşırı liberal görüşlüdür. Kilisenin resmî hayatın dışına çıkartılması fikrindedir. Bir Katolikken kendini “Yahudi olmayan bir siyonist” olarak tarif eder. Yahudi lobisine yakın olduğu halde servet olarak fakirdir.
Hakkındaki bu kısa malumatı, dedikleriyle fikirlerini tahlil kolaylığı için yazdık. Hayatta büyük acılar çekmesine rağmen yüzünden tebessüm eksik olmaması takdir edilecek bir başarıdır. Ne var ki misafirimiz, milletimizin yüzünü güldürmedi. Bir bölgemizden her gün 3-5 şehit gelirken, başta ana-babalar, eşler, çocuklar olmak üzere hepimizin yüreğine yangın düşerken bu hâli, evlâdını kaybetmiş bir baba olarak en evvel Joe Biden’in anlaması gerekirdi.
Halbuki O, yabancılaşmış çeyrek aydınları daha sevdi, güneydoğuda PKK adıyla savaşan YPG’li teröristlere toz kondurmadı.
Bu ziyarette elle tutulur tek cümle “Başika kampı işbirliği”dir. Halbuki o iş birliği zaten var.
Sn Barack Obama, yardımcısını Türkiye’ye yollayacağına derin Amerika kuruluşlarından Rand Corporation’ın ABD’nin başını derde sokabilecek tehlikeli görüşlerine karşı stratejik tedbirler alsalardı daha isabetli olurdu. Muavini geldi de ne oldu? Hiç bir faydası olamadığı gibi hem milleti kızdırdı ve hem de manşetlerden hakarete uğradı. Rand adlı düşünce şirketi ise şunları diyor:
1- DAEŞ’in elindeki yerler, uluslararası güçlerin kontrolü altındadır. 2- Sünnî bölgeler, Türkiye ve Ürdün’ün teminatındadır. 3- Esad’ın hakim olduğu topraklar, Rusya ve İran himayesindedir. 4- Öyle ise Kürt bölgesi de ABD’nin kefaleti altında olmalıdır…
Obama idaresinin bu teklife iştirak edip etmediği, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından misafirimize sorulmuştur. Bir şey daha sorulmuş olmalı. Joe Biden’in ziyaretiyle Silopi’deki bir evde PKK’ya ait Amerikan malı bir İHA aracının bulunmasının üst üste çakışmasının sebebi?
Garabete bakmalı ki Washington, bir ağaca “zakkum” yani PKK diyor fakat onun PYD adlı dallarına “zakkum” değil diyor.
Yoksa… Amerikan Hükümeti, millî emniyet stratejileri çizen mezkûr düşünce kuruluşuyla aynı görüşte mi? Başkan yardımcısı, bunu lisanı münasiple bizim devlet adamlarımıza söylemeye mi geldi? Böyle olmamasını temenni ederiz. Washington, çeyrek asırdır bölgede hata üstüne hata işlemekte. Buna yenilerini eklemesi herkesten evvel kendi aleyhlerine olur.