Merhum Nejat Uygur abimiz bir oyununda, elindeki küçük taşlı 33'lük tesbihi sallayarak kulağı kesik bıçkın delikanlı havası basan merhum Bahri Beyat'a merakla sorar:
“O ne, elinde almışsın sallıyorsun?..”
“Sen bundan anlamazsın…”
“Niye?”
“Bunu erkekler kullanır…”
Nejat Uygur bu, hiç lafın altında kalır mı? Anında cebinden çıkardığı çok çok daha kalın taneli kocaman bir tespihi Bahri Beyat'ın burnuna doğru sallayarak şu karşılığı verir:
“O zaman sen erkek görmemişsin oğlum…”
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, Can Dündar'ın oğluna, “çok cesur bir baban var; onunla gurur duyman gerekir” deyince aklıma bu geldi.
Biden, gerçekten de bu ülkenin cesur, bu ülkenin yiğit, bu ülkenin kahraman babalarını görmemiş.
Terör örgütlerinin şehit ettikleri o kahraman babaların çocuklarını da görmemiş.
Hiçbir şey görmemiş…
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın çocuğunun gözündeki o cesur ifadeyi de, sırf düşüncelerinden dolayı çocuklarından kopartılarak 16 yıl mahpus damında yatırılan Salih Mirzabeyoğlu'nun cesaretini de!
Sayın Biden her şeyden evvel bu ülkeyi hiç ama hiç tanımıyor…
Şayet bir nebzecik tanısaydı, bu ülkede vatanına karşı “kumpas” kuranlara yardım ve yataklık edenlere değil, vatanı için gencecik yaşta ölümü göze alanlara cesur ve kahraman denildiğini de bilirdi.
Yanlış anlaşılmasın…
Türkiye'ye “kumpas” kurarak, uluslararası toplumda terörü destekleyen ülkeymiş gibi göstermeye çalışan “paralel örgütle” birlikte MİT TIR'ları ihanetine katkı sunan “sevgili asker arkadaşımın” içerde yatması beni de çok üzüyor.
Lakin mevzu o değil.
ABD Başkan Yardımcısı nasıl olur da bağımsız bir ülkenin yargısı tarafından “casusluk” iddiasıyla yargılanan bir “mahkum” hakkında “cesur” ifadesini kullanır?
Bir başka ifadeyle, nasıl olur da bağımsız Türkiye'nin bağımsız yargısının “casusluk faaliyeti” mütalaa ettiği bir fiili “cesaret” vehmeder?
Üstelik o ülkeye yaptığı ziyarette…
En sıradan diplomatik nezakete sığar mı bu?
Hayır yani, iyi ki “stratejik ortağımız” olan bir ülkenin başkan yardımcısıymış, olmasaymış ne diyecekti acaba?
Ya PKK terörünün propagandası mesabesindeki o bildiriyi arkalamasına ne demeli?
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir başbakan yardımcısı ABD ziyaretinde, El Kaide veya DAEŞ'i savunabilecek herhangi bir ifadeye yer verebilir mi?
Böyle bir küstahlık olabilir mi?
Gerçi Biden geçen yıl da Türkiye'yi DAEŞ konusunda töhmet altında bırakacak saçma sapan ifadelere yer vermiş, sonra da özür dilemişti.
Ama en azından Türkiye'yi ziyaretinde değil, kendi ülkesinde saçmalamıştı.
AK Parti'nin yerinde olsaydım, Biden'ın “yuvarlak masasına” asla milletvekili göndermezdim.
Sayın Biden, nasıl ki bu ülkenin yurtsever aydınları yerine, Suruç katliamı ardından yabancı ülke liderlerinin Türkiye'ye başsağlığı dilemesini “utanç verici” görecek kadar gözünü kin bürümüş Gürsel Kadri'lerle görüşmeyi tercih etti, aynı şekilde, o “yuvarlak masada” da CHP ve HDP'yle görüşmekle yetinseydi.
Mahut “yuvarlak masa toplantısına” milletvekili göndermemekleMHP doğrusunu yaptı, keşke AK Parti yönetimi de öyle yapsaydı.
O bildiriyi arkalamakla Türkiye'nin teröre karşı mücadelesine saygı duymadığını dermeyan eden bir insanla, “Kürt meselesinin” nesini konuşacaksınız Allah aşkına?
Yorum Gönder